KAYBOLMUŞ HAYATLAR – LEVENT SEÇER
Her ne kadar biraz geç okusam da bir çırpıda okunup bitecek bir kitap “Kaybolmuş Hayatlar”. Hiç sıkmadan, hiç yormadan okunacak cinslerden biri. En önemli özelliği ise samimiyeti bence. Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği yaşam öykülerinden oluşuyor. Öykülerin tümünde karşılaştığımız içtenlik zaten kitabın hemen önsözündeki şu satırlarda kendini ilk andan itibaren gösteriyor.
“Bu kitabı yazmaya karar verdiğimde, aslında biraz da kendi yaşantımdan, yaşadıklarımdan kesitler sunmak
istedim. Her bir öyküde yaşadıklarımdan kesitler var. Yaşadıklarım pek çok insanın kaldıramayacağı türden şeylerdi. Ancak yaşadıklarımın bana verdiği mücadele gücü bambaşka bir sabrın ödülü gibiydi. Yaşadığım tüm zorluklara rağmen asla isyan etmedim. Bir gün oldun hayata küsmedim, “artık yeter” diyerek hayatın beni kaybetmesine izin vermedim. Her gün yeni bir
umutla uyandım, zevk almaya çalıştım yaşamdan. Gençliğimin en güzel yıllarını acı içinde yaşamak zorunda kalmış olsam da yaşama umutla baktım. İçimdeki güzelliklerin sımsıcak kalması için mücadele ettim.”
Kitap aynı tat ve güzellikteki on dört öyküden oluşuyor. Bunlar sırasıyla:
İki Damla Gözyaşı
Unutamadığım
Kadın
Bir
Yaşam Savaşı
Çağrıcılar
Yalısı
Aynı
Kaderde Buluşmak
Bir
Geceye Sığmayan Dostluk
Adı
Kader’di
Bir
Kutuda Saklanan Gözyaşı
Gönül
Öğretmen
Ulus
Baba
Beni
Affet
Yürekten
Yana
Beni
Sensiz Bırakma
Yazılmayan
Beste
Bunlar içinde en beğendiğim öykü ise “Ulus Baba” oldu. Aynı zamanda yazarın kendi hayat hikâyesinden bir isim, bir kesit Ulus Baba. Levent Seçer henüz bir üniversite öğrencisi iken tanışmış Ulus babayla. İhtiyar bir adam olan Ulus baba, evinde yalnız yaşayan kimsesiz Atatürk sevdalısı biriymiş. Çevresindeki yobazlar tarafından dinsizlikle suçlanır, hakaretlere
maruz kalırmış. Nasıl dindar olduklarını göstermek için milyonların gözü önünde bin türlü reklam yapanların asla anlayamayacağı bir biçimde sessiz sedası, kimseler görmeden, kimseler bilmeden namazını da kılarmış üstelik.
Yine sessiz sedasız hayat gözlerini yummuş, namazını kimsenin bilmediği gibi, ölümünü de günlerce kimse bilmemiş.