SİNCAP KADİFE İLE KİMSESİZLER
(Hacer Taner Bulut’tan bir masal)
Evvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Develer tellal, pireler berber iken… Ben ninemin beşiğinde tıngır mıngır sallanırken… Eski zamanların birinde heybetli bir kavak ağacı varmış. Bu kavak ağacı yüzyıllardır sincaplara ev sahipliği yapmış. İşte bu sincaplardan biri de Kadife’ymiş. Kadife’nin büyük büyük dedeleri de bu ağaçta yaşamışlar.
Kadife çok çalışkan ve iyi kalpli bir sincapmış. Onun sincap olmayan iki tane yavrusu varmış. Sincap olmayan dedim. Bu sizi şaşırtmasın çocuklar. Evet, yavruları sincap değilmiş. Yavrulardan biri tavşan biri de karga imiş.
Bizim kadife tıpkı dedeleri gibi ormanda gördüğü sahipsiz ve bakıma muhtaç yavruları toplar. onları besleyip büyüttükten sonra da doğaya bırakırmış. Bu yüzden Kadife’nin yüzlerce çocuğu varmış. Büyüttüğü hayvanlar onu hiç unutmaz, arada ziyaretine gelirlermiş. Kadife’nin hayattaki tek mutluluğu buymuş.
Gel zaman git zaman Kadife ormana yiyecek toplamaya gitmiş. Giderken de en sevdiği şarkıları mırıldanıyormuş. Bir taraftan da önüne çıkan fındık ve bademleri sepetine dolduruyormuş. Bir badem, iki badem, üç fındık diye ilerlerken bir ağlama sesi duymuş. Yavaşça sesin geldiği yöne doğru ilerlemiş. Ses, çalılıkların arasından geliyormuş. Dikkatlice çalının dallarını kaldırmış. Bir de bakmış yerde korumasızca yatan bir fare yavrusu. Kadife, kendi kendine: -Belli ki uzun zamandır burada diye düşünmüş. Onu dikkatli bir şekilde kucağına koymuş. Başındaki eşarbını çıkartıp fareye örtmüş.
Yiyecek toplamayı bırakıp hızlı bir şekilde evine koşmuş. Çünkü fare günlerdir aç görünüyormuş.
Eve geldiğinde tavşan Toti ile karga Kırpık daha uyanmamışlar.
Kadife hemen mutfağa gitmiş. Dolaptaki sütü ısıtıp biberona koymuş. Hemen yavruya uzatmış. Farecik oburca biberondaki sütü bitirmiş. Karnı doyunca da uyuyakalmış.
Bir müddet sonra tavşan Toti ile karga Kırpık gürültülü adımlarla üst kattan inmişler. Bu sesler Kadife’nin hiç hoşuna gitmemiş ve şöyle demiş:
-Hişşşş! Çocuklar biraz sessiz olun. Ailemize yeni bir yavru geldi. Kimsesiz bir fare yavrusu. Onu bu sabah ormanda buldum. Çok açtı ve üşümüştü. Siz de kardeşinizi çok seveceksiniz. Gelin yakından bakın demiş.
Karga Kırpık farenin gelmesinden pekte memnun olmamış. Kadife’nin, onunla ilgilenmesi onu çok kıskandırmış.
Tavşan Toti yavaşça fareye yaklaşarak şöyle demiş:
-Oooo! Çok tatlı bir fare. Adını ben koyabilir miyim anne?
Kadife:
-Tabii ki de koyabilirsin Toticiğim demiş.
Bunun üzerine Toti:
-O halde Fındık olsun demiş.
Bu isim Kadife’nin de çok hoşuna gitmiş.
Aradan aylar geçmiş. Bizim Fındık biraz daha büyümüş.
Bir sabah Kadife, yavruları uyandırıp yiyecek toplamaları için ormana göndermiş.
Üçü birlikte şarkılar söyleyerek ormanda yol almışlar. Yol boyunca buldukları fındık ve bademleri sepete doldurmuşlar.
Yollarına devam ederken, Kırpık’ın aklına Fındık’ı ormanda bırakıp eve dönmek gelmiş. Çünkü onu çok kıskanıyormuş. Tavşan Toti’yi de bu konuda ikna etmiş.
Hemen planlarını uygulamaya koymuşlar.
Kırpık söz alıp şöyle demiş:
-Hadi kardeşlerim! Topladığımız yiyecekler bize uzun müddet yeter. Ben çok sıkıldım. Saklambaç oyunu oynayalım mı?
Bu fikir Fındık’ın çok hoşuna gitmiş.
Oyuna başlamadan önce Fındık’ı ebe seçmişler.
Oyun başlayınca Fındık birden, ona kadar saymaya başlamış.
O Sayarken Kırpık ile Toti eve doğru yol almışlar. Hızlı hızlı giderlerken birden kendilerini bir kuyunun içinde buluvermişler.
Ne olduğunu anlamadan birbirlerine bakakalmışlar.
Kırpık uçarak çıkmak istemiş fakat kanatları gelişmediğinden başarılı olamamış. Tavşan Toti toprağı kazmak için uğraşmış fakat toprak inanılmaz sertmiş. Toti’nin aklına Fındık gelmiş. Avazı çıktığı kadar :Fındıkkkkkkk yardım et demiş.
Sesi duyan Fındık hemen kuyunun yanına gelmiş. Bakmış kardeşleri kuyuda. Bir koşu gidip annesi Kadife’ye haber vermiş. Kadife de Bay Baykuşa haber vermiş.
Hep birlikte gidip Toti ve Kırpık’ı kurtarmışlar.
Kırpık yaptığından çok utanmış. Kadife’ye tüm olanları anlatmış. Bunun üzerine Kadife şöyle demiş:
-Endişelerinde haklısın Kırpıkcığım. Fakat hiçbir anne yavrularına farklı muamele yapmaz. O küçük olduğu için benim yardımıma ihtiyacı var. Tek başına bazı şeyleri yapamıyor. Sen de küçükken yapamazdın. O zaman da sana yardımcı olmuştum demiş.
Kırpık herkesten özür dilemiş.
O gün bu gündür de hiç kıskançlık göstermemiş.
Daldan üç elma düşmüş. Biri sana, biri bana, biri de dinleyenlerin başına.