Türkiye’de Laiklik ve İslam, Umut Azak
İletişim Yayınları, Umut Azak’ın Türkiye’nin en derin sorunlarından biri olan laiklik meselesini ele alan araştırması Türkiye’de Laiklik ve İslâm’ı yayımlıyor. Azak, cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan bugüne sürekli bir çatışma ekseni olan laiklik konusunu hem devletin ve hükümetlerin değişen bakış açılarına hem arşivlere ışık tutarak tartışıyor. Bu tartışmayı yürütürken de Menemen ve Malatya vakalarına, Alevilik ve Said Nursî yorumlarına olan bakışı da değerlendirmeyi ihmal etmiyor. Türkiye’de Laiklik ve İslâm, büyük bir meseleyi anlayabilmek için tarihle bugünü bağlayan, kapsamlı bir araştırma…
Türkiye toplumunun kültürel çatışma eksenlerinden birinin laiklik meselesi üzerinde yükselen ihtilaftan kaynaklandığı söylenir. Laikliğin, daha doğrusu sekülerleşme sürecinin sınırları (devlet laik olabilir veya laiklik özel alanın konusudur, şahsidir) bu çatışmanın öznelerini de tayin eder. Bu tartışmalar elbette yalnızca laikliğin anlamına dair değildir; devlet, toplum, modernite/modernleşme kavrayışlarına ve dinin kamusal alandaki rolüne doğru genişleyebilir.
Elinizdeki kitap, Türkiye’de laiklik ve sekülerleşme süreçlerinin İslâm ile ilişkisini Menemen Olayı ve Malatya Hadisesi gibi vakalar, Türkçe ezan, Alevilik ve Said Nursî hakkındaki tartışmalar üzerinden dönemin gazete ve dergilerine de mercek tutarak takip ediyor. Türkiye’de hâlâ devam eden ve “fay hattı” niteliğindeki bir tartışmanın çıkış noktalarını ve daha önemlisi toplumsal ve siyasi sonuçlarını detaylarıyla ortaya koyuyor. [Arka kapaktan]
“Kemalist laiklik dünyevi (seküler) bir dünya görüşü olmaktan ziyade, dini devlet eliyle yeniden şekillendirmeyi hedefleyen bir ideolojidir. Bu amaçla üzerine dayandığı İslâm söylemi, özel alana ait, aydınlanmış, rasyonel ve milli bir ‘Türk İslâm’ı’ karşısında siyasi, bağnaz, hurafelere dayalı ve yabancı (Arap) kültürü etkisinde bir ‘gerici İslâm’ (irtica) karşıtlığını temel alır. İslâm’ın bu şekilde bir zıtlık temelinde kavramsallaştırılması, Türkiye’de erken Cumhuriyet ile çok-partili demokrasi dönemleri arasında laiklik ideolojisi açısından önemli bir sürekliliğe işaret eder. Bununla birlikte tek-parti iktidarının sona ermesi laiklikle ilgili önemli söylemsel dönüşümlerin yaşandığı yeni bir dönemin başlangıcını oluşturur.” [Kitaptan alıntı]