TÜLÜN ARDINDAKİ AY
Gecenin bir vaktiydi
Buz tabakalarından fışkırmış bir kardelen çiçeği gibi geldin
Bakmadığın halde görüyordun her şeyi
Tutulmuştu sözcükler seni beklerken
Kısılmıştı gülüşler sesini özlemekten
Sıkılmıştı değişim ataletin renginden
Ne bir sorgu vardı dilinde pişmanlığı külleten
Ne bir küçük hesap sevecen yüreğinde
Çok uzağa atılacak bir anahtar elinde
Bir tarihi kapatırken sonsuzluğunca
Yepyeni bir tarihi başlatıyordun
Yaşamın çetrefil sokaklarında
Doğru yönü gösteren bir işaret levhası
Tünellerde düşlenen en görkemli ışıktın
Benzeri görülmemiş bir vahaydın çöllerde
Bir cankurtaran simidiydin dalgalarda yiterken
Bir ışık huzmesiydin sislerde boğulurken
Ümidin adını değiştirerek geldin
Yarınlar güzelleşti hedeflerinle
Bitişler, tükenişler, sözlükteki ölümler
Doğumlara bıraktı kargışlı yerlerini
İncecik bir gülücük
Sıcacık bir öpüştün
Tülün ardındaki ay gibi gülümserken gözlerin
Bin yıldır gördürmeyen perdeyi aralattın
HOŞGELDİN diyor bak bütün aydınlıklar
Kamil Akdoğan