IT’S A WONDERFUL LIFE (1946)
1946 yapımı adı gibi harika bir film It’s a Wonderful Life.
George Bailey ve ailesi yaşadıkları kasabada sevilen, sayılan, dürüstlükleriyle tanınan insanlardır. Mütevazi ama mutlu bir yaşam sürerlerken kendilerini bir anda büyük bir borç krizi altında bulurlar.
Ekonomik sıkıntının yükünü ve sorumluluğunu en fazla hisseden kişi Geoge’tur. George umutsuzluk içinde çırpınırken intihar etmeyi düşünür. Bunun için gittiği köprüde karşısına bir “melek” çıkar.
Aralarındaki diyalogtan görürüz ki meleğin yeryüzüne gönderilme nedeni George’u yeniden hayata döndürmektir. Oysa George ne onun dediklerine inanır ne de intihardan vazgeçer. Böyle düşünmesi için saydığı nedenlerden bir tanesi meleğin aklına yeni bir fikir getirir. Buna göre hiç doğmamış sayılacak George kendisi olmadan nasıl bir dünya olacağını görmek için yeryüzüne indirilecektir.
Kasabanın adı ve şekli tamamen değişiktir şimdi. Daha önce engellemeyi başardığı bir adam bu kez yirmi yıl hapis yatmış bir şekilde çıkmıştır karşısına. Ne arkadaş bildiği insanlar, ne annesi, ne de eşi kendisini tanımaktadır artık. Küçüklüğünde hayatını kurtardığı kardeşi de yaşamadığı için onun İkinci Dünya Savaşı’nda korumayı başardığı nakliye gemisi de çok sayıda insanın hayatıyla beraber sulara gömülmüştür.
Tüm bunlar intiharın nasıl bir yanlış olduğunu gösterir George’a ve şimdi bütün arzusu yeniden dünyaya kendisi gibi dönmektir.
Dönecektir ve bu kez yaşamın çok güzel sürprizleri onu beklemektedir.