MOZA
Elazığ yöresinde ineklere musallat olan baş belası bir sinek
imiş moza… O civarda yaşayan insanların verdiği bir isim. Çoğunlukla dere
kenarlarında yaşayan, bildiğimiz kara sineklerden ya da sivrisineklerden çok
daha iri bir asalak.
Neredeyse bütün yaşamı tıkılı oldukları karanlık ahırlarda
geçen zavallı inekler, bu iğrenç sinekler tarafından tam da en hassas
yerlerinden –kıçlarından- ısırılırmış. Sakin sakin duran, otlayan ya da geviş
getiren bir inek, görünürde hiçbir tehlike yokken bir anda deli danalar gibi
tepinmeye başlamışsa, çok büyük olasılıkla bir moza tarafından o duyarlı
yerinden sokulmuş demekmiş.
Oysa zavallı hayvan bu saldırıya uğramamak için yapabileceği
her şeyi yapmış, bütün önlemleri almıştı belki de. Kuyruğunu tıpkı bir helikopter
pervanesi gibi sürekli döndürerek düşmanlarını yanına yanaştırmamaya çalışmış,
ya da konduğu bir yerde yok etmek için gerektiğinde kamçı gibi kullanmıştır.
Ama yine de yetmemiştir. Belki yorulduğu bir anda, belki danasına ya da anasına
laf yetiştirirken, belki de bir başka gaflet anında saldırmıştır moza.
O saniyeden itibaren zavallı hayvanın yapabileceği tek şey,
duyduğu korkunç acıyı hafifletmek için yarasına merhem sürmektir! Bunun için
sürekli olarak kakasını yapar ve kuyruğuyla bu kakayı yaranın üzerine sıvar.
Sonra da kimbilir kaç dayanılmaz saat boyunca o acının dinmesini bekleyecek, bu
arada yeni bir kazaya maruz kalmamak için pür dikkat kesilecektir.
Şöyle bir çevremize baktığımızda, ineklerle mozalar
arasındaki haksız savaşın benzerlerini fazlasıyla görürüz.
İnek, hiçbir canlıya zarar veremeyecek kadar yararlı bir
hayvandır. Mozanın ise yaşam koşulu zarardır.
Bu zarardan kurtulmanın yolu ne rast geldiği anda kamçıyla
mozayı öldürmek, ne de darbeyi yedikten sonra yaraya merhem sürmektir. Gerçek
çözümün yanında bunların hiçbiri önemli değildir.
Gerçek çözüm bataklığı kurutmak, dereleri ıslah etmek,
otların, dikenlerin, sivrisineklerin, mozaların barınabildiği koşulları ortadan
kaldırmaktır. Gerçek çözüm, içinde balıkların yüzdüğü, kıyısında çocukların
oynaştığı, çiçeklerin açtığı, kuşların cıvıldadığı dereler yaratmaktır.
Gerçek çözüm, böyle bir dereyi yaratırken, güçsüzleri
kollamak, asalaklardan hesap sormakla mümkündür.
Mozasız bir dünya için emek gerek!
(19 Temmuz 2004
tarihinde yazıldı)