Seyahat(name)lerdeki Antakya -14 Charles Leonard Irby ve James Mangles
Charles Leonard Irby
Charles Leonard Irby İngiliz Kraliyet Donanması’nda görev almış bir memurdu. Napolyon Savaşları ve 1812 Savaşı’nda hizmet etmişti. Teğmen rütbesine terfi ettirilmiş ve bir savaş gemisine komutan olarak atanmış olan Irby 1789 yılında doğmuş, 1845 yılında ölmüştü.
James Mangles
Yine İngiliz Kraliyet Donanmasında bir subay olan James Mangles ise aynı zamanda bir doğa bilimcisi ve yazardı. 1786 yılında doğmuş, 1867 yılında ölmüştü. Asker olarak Fransız Devrimi Süreci ve Napolyon Savaşları sürecinde orduda bulunmuş, binbaşı rütbesine kadar yükselmişti.
Uzun yıllardır arkadaş olan ikili 19. yüzyılın ilk çeyreğinde Mısır, Yukarı Mısır, Suriye ve Anadolu’yu kapsayan bir geziye çıktılar, keşifler yaptılar. İlk durakları Mısır’dı. Bu ülkeyi ve ona biçim veren Nil nehri coğrafyasını gezdiler, çölü aşarak Lübnan’a ve ardından Halep’e geldiler. Burada başka arkadaşlarıyla buluşup Suriye’yi gezdiler. Kudüs’e ve Kızıl Deniz’e gittiler.
Bu gezi boyunca yazdıkları mektuplar “Travels in Egypt and Nubia, Syria and Asia Minor; During The Years 1817 & 1818” ismiyle 1823 yılında Londra’da yayımlandı. 560 sayfadan oluşan bu kitapta Antakya ve çevresi de anlatılmıştı.
Kitabın 167. Sayfasında 2. Mektup başlığını taşıyan bölümün son maddesi olan Şam’a Dönüş’ten önce Antakya’ya yer verilmişti. Mektup, 6 Aralık 1817 tarihinde Halep’te yazılmıştı.
Bu notlarda şunlar vardı:
İkilinin de içinde bulunduğu kervan 18 Kasım 1817’de Antakya’ya doğru yola çıkmış. 19 Kasım’da Antakya’ya üç saatlik bir mesafede karşılaştıkları müthiş bir yağış sırasında Türkmenlerin o güne dek rastlamadıkları bir nadirlikte kendilerine çok iyi davrandıklarını yazmışlardı. “Mütevazı” yemeklerini paylaşmışlar, “geniş bir ateş”in kenarında yatacak yer ve örtü vermişlerdi. Memnuniyetlerini kendilerine para vererek göstermişti gezginler. Dediklerine göre kadınlar o bölgede madeni paraları süs niyetine kullandıkları için madeni para vermeyi uygun bulmuşlardı.
20 Kasım 1817’de vardıkları Antakya için ilk sözleri: “Bir tepenin eteklerinde ve Asi nehrinin sol yakasında çok güzel yerleşmiş” bir yer olduğu idi. Nehrin üzerindeki köprüyü de güzel bulmuşlardı. Ama şehir anlamında Antakya için düşündüklerini “sefil” sözcüğü ile nitelemişler, “eski surların kapladığı alanın ancak sekizde birinde” yerleşim olduğunu yazmışlardı.
Surlar yine pek çok seyyah gibi bu ikili tarafından da övülmüş, “saygıdeğer” bulunmuş. Kentin nüfusu hakkındaki gözlemleri ya da duyumları ise sekiz dokuz bin kişidir.