Seyahat(name)lerdeki Antakya – 16, GABRIEL DE LUETZ (GABRIEL D’ARAMOND)
Gabriel de Leutz ya da Gabriel D’Aramon, Osmanlı İmparatorluğunun yükseliş döneminde Fransız büyükelçiliği yapmış bir aristokrattır. 1547 yılında Fransa Kralı I. François tarafından görevlendirilmiş, daha sonra onun ölümü üzerine yerine geçen oğlu II. Henry döneminde de görevine devam etmiştir.
İslam Ansiklopedisi’nde kişiliği ve görev anlayışı hakkında bir fikir veren şu satırlara rastlanır:
“Gabriel d’Aramon usta bir diplomat ve Fransız çıkarlarının güvenilir bir koruyucusu olarak tanınmıştı. Kendi parası ile Fransız esirlerinin fidyelerini vererek kurtarılmalarını sağlıyor, vatandaşlarını koruyup barındırıyordu. Osmanlı topraklarında ilmî araştırmalar yapan ve eser yazan Pierre Belon, Pierre Gilles, Guillaume Postel ve Nicolas de Nicolay gibi ilim adamlarını himaye ederek yardımcıları olmuş, seyahatinde onları yanında götürmüştür.”
II. Henry tarafından dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın İran seferine gözlemcilik yapması için görevlendirilmiş ve o da maiyetindeki bir grupla beraber bu sefere katılmıştır. Maiyetindeki kişilerden biri olan Jean Chesneau tarafından kaleme alınan seyahatnamesi 1887 yılında “Le Voyage de Monsieur D’Aramon” ismiyle Paris’te 295 sayfa olarak yayımlanmıştır. Seyahatname asıl olarak iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde büyükelçinin Paris’ten İstanbul’a seyahati ve İstanbul’daki gözlemleri, ikinci bölümde ise İran seferi vardır. Nisan 2014’te Dergâh Yayınları tarafından 2. Baskısı yapılan “D’Aramon Seyahatnamesi” ise 102 sayfadan oluşmaktadır.
Gabriel D’Aramon, 10 Aralık 1549 ile 23 Aralık 1549 tarihleri Antakya ve İskenderun’dadır . Antakya’yı asıl olarak anlatan satırlar aşağıdaki gibidir:
“Ve iki gün sonra, eskiden kudretli bir hükümdar tarafından yapıldığına ve büyük bir beyin meskeni olduğuna dair görkemli bir görüntüsü olan Antakya’ya vardık. Bugün ise burası, evlerinin çoğu oraya buraya serpiştirilmiş bir köy gibi düzenlenmiştir ve birçok yeri de boş ve çoraktır. Türkler, Ermeniler ve çok az da Yahudi vardır. Bu şehirde görülmeye en fazla layık olan şey eskiden son derece güzelmiş gibi görünen, harikulade bir biçimde inşa edilmiş ve neredeyse tamamı mermer taştan olan surlardır. Şehrin konumu, eğimli ve söz konusu surları içine alacak şekildedir ve dört büyük ve yüksek tepeciğin birinin zirvesinde kale yer alır. Buradan sonra, yol kenarında sol kolda bulunan, dağların üzerine kurulmuş küçük bir kalenin altındaki oldukça verimsiz bir köyde [İskenderun] konakladık.”
Kitabın orijinal baskısında yukarıdaki alıntıda “mermer taştan olan surlardır” ile biten cümle sonrasında bir dipnot konulmuş ve orada Antakya’nın 301 yılında kuruluşundan o güne dek geçen tarihi, şehrin hangi dönem kimlerin eline geçtiği bilgileri temel alınarak anlatılmıştır. Yine orijinal kitabın bir sonraki sayfasında da İskenderun hakkında “bir kale, birkaç ev ve dükkândan oluşan küçük bir kasaba” şeklinde söz edilmektedir.
Antakya’dan söz edilen bir diğer yer ise Kanuni Sultan Süleyman ve ordusunun Halep’e girişi ve orada konuşlanmasıyla ilgili bilgilerin yer aldığı bölümdür. Burada öğreniriz ki ordunun bir bölümü Halep’te kalmışken, bir bölümü de aralarında Antakya’nın da olduğu çevreye yayılmışlardır.
Kaynakça
1. Le Voyage de Monsieur D’Aramon (Ambassadeur pour le Roy en Levant), Paris, 1887
2. D’ARAMON SEYAHATNAMESİ, Kanuni Devrinde İstanbul-Anadolu-Mezopotamya, Jean Chesneau, Türkçesi: Işıl Elverdi, Dergah Yayınları, 2012
3. TDV İslam Ansiklopedisi
4. L’Ecriture du Levant à la Renaissance : Enquête sur les voyageurs français dans l’empire de soliman le magnifique, Frederic Tinguely,