Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü…
Hala aynı yoğunlukta tartışılıyor mu bilmiyorum ama hatırladığım kadarıyla eğitim emekçilerinin en büyük örgütlenmesi olan Eğit-Sen, Öğretmenler Günü olarak bu tarihi değil başka bir değerli tarihi kabul ederdi. Gerekçe olarak da 24 Kasım’ın 12 Eylül’ün ürünü olduğunu söylerdi.
Elbette çok haklı bir gerekçeydi ama 24 Kasım’ın çok uygun bir gün olduğu apaçık ortadaydı. Bu tarih, Atatürk’ün “Millet Mektepleri” başöğretmenliğini kabul ettiği gündü.
Ben de bir zamanlar Eğit-Sen (ve sonrasında Eğitim-sen) üyesiydim ve ben de Eğit-Sen’in kabul ettiği tarihi Öğretmenler Günü kabul ederdim. Ama öte yandan bütün 24 Kasım’larda kendisi de bir öğretmen olan babamın öğretmenler gününü kutlamayı ihmal etmezdim. Hiçbir zaman da yanlış yaptığımı düşünmedim. Varsın iki tane öğretmenler günü olsun, ne çıkar derdim. (Bu yazıya oturmadan önce de aradım babamı ve kutladım öğretmenler gününü.)
Nitekim Eğitim-Sen (Eğit-Sen ve Eğitim-İş’in 1995’te birleşmesinden doğan örgüt) 24 Kasım’a hakettiği ilgiyi veriyor artık. Gericiliğin ulaştığı boyutu göz önünde bulundurduğumda; ilerici bir emekçi örgütlenmesinin Atatürk damgası taşıyan ve buram buram devrim kokan bir günü boş geçmesi fazla lüks bir davranış olacaktı diye düşünüyorum. Ve elbette keşke 12 Eylülcü generaller değil de bir eğitim emekçisinin akıl edişiyle keşfedilseydi diye düşünmeden edemiyorum bu günü. Neyse ki bu tartışmalar gerilerde kaldı.
Geride de kalmalıydı zira Eğitim-Sen’in örgütlü olduğu işkolunda başka sendikalar da var, bu yüzden Eğitim-Sen bütün eğitim emekçilerini temsil edememe gibi ciddi bir sorunla karşı karşıya. Yapacağı doğrular arttıkça Eğitim-Sen çok daha geniş kitlelere ulaşacaktır.
Eğitim-Sen, geçmişten bu yana gelen önemli bir demokratik geleneği bağrında taşıdığı için güzide bir kitle örgütüdür. Türkiye’de bugün demokrasi adına kazanımlardan söz edebiliyorsak, Eğitim-Sen (ve mirasını aldığı gelenekler TÖS, TÖB-DER, EĞİT-DER, EĞİT-SEN / EĞİTİM-İŞ) bu kazanımlarda rol oynayan saygın aktörlerden biri olmuştur hep.
Olmaya da devam edeceğine inanıyorum, zaten olmak da zorunda. İşte radyoda eğitim işkolunda örgütlü bir başka memur sendikasının düzenlediği anketin sonuçları açıklanıyordu. Buna göre; öğretmenlerimizin yüzde 71’i bankalara kredi kartı vb. ile borçlu durumda ve 2178 deneğin katıldığı anket öğretmenlerimizin en büyük sıkıntısının geçim sıkıntısı olduğunu söylüyor.
Eğitim-Sen de zaten bu sıkıntıları çözmek için büyümek zorunda değil mi?
Bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun!