Çankaya her zaman için Ankara denince ilk akla gelen simgelerden biri olmuştur. Cumhurbaşkanlığının bu semtte bulunmasından tutun da, kentin sosyetik diye tabir edilebilecek insanlarının gözde yerleşim yerlerinden biri olması, yerli yabancı pek çok şirketin bölgeyi merkezleri olarak kullanması, güzel caddeleri, parkları gibi çok çeşitli nedenler uzun bir süre bu olguyu güçlendirerek günümüze dek taşıdı.
Son yıllarda Ankara’nın merkezi noktalarının artması Çankaya’nın bu özelliğini elbette etkiledi ama Çankaya hala Ankara’nın en gözde semti olmaya devam ediyor.
Eğer Çankaya’da oturuyorsanız uzun yıllardır süren ama son aylarda, özellikle yaz başından bu yana doruğa çıkan bir zulümle yakından tanışıyorsunuz demektir.
Caddeler, sokaklar köstebek yuvası gibi. Her yerde açılmış ama kapatılmamış ya da gelişigüzel doldurulmuş çukurlar… Hele Yüzüncü Yıl tam bir işkence merkezi oldu…
Araç kullanıyorsunuz o zavallıyı her metrede normal bir yola göre kat kat fazla yoran bir zulümden söz ediyorum. Kalkan toz bulutları ya da yağmur sonrası oluşan çamurlar cabası.
Rastgele bindiğiniz bir taksi şoförü de, dolmuştaki herhangi bir insan da aynı şeyi düşünüyor, söylüyor:
“Melih Gökçek Çankaya’yı cezalandırmaya devam ediyor”