EVRENSEL KÜLTÜR DERGİSİ – OCAK 2011
DOSYA: iki adım ileri bir adım geri
Mehter Marşıyla geçti 2010.
Balonların şişirilip şişirilip söndüğü, tam bir şey olacakmış gibi görünürken hiçbir şeyin olmadığı sancılı bir yıldı. Sanatçının ve aydının politikayla en çok ilgilendiği, en çok tavır aldığı, en çok konuştuğu, protesto metinlerinin en çok imzalandığı bir yıldı da aynı zamanda. İktidar ve muhalefet partileri de entelektüelin nüfuzunu keşfettiler.
Nuray Sancar, Sennur Sezer, Yusuf Gürsucu, Çağdaş Günerbüyük, Feyyaz Yaman
Evrensel Kültür’ün bu sayısında geçen yılın son ayında gündeme gelen ilginç bir sanat olayı irdeleniyor. Halil Altındere, sanat komisyoncusu Yahşi Baraz ile anlaşarak Burhan Doğançay’ın tablosunu komisyoncunun kafasına geçirdi. Özcan Yaman taraflarla konuştu ve bu protestonun “danışıklı dövüş bir eleştiri” olup olmadığını sordu.
Çehov’un doğumunun yüz ellinci yılında Nesrin Kazankaya Tiyatro Pera’da Vanya Dayı’yı sahneliyor. Duygu Çelik Kazankaya ile Çehov’daki sıkıntının toplumsal gerekçelerini konuştu, Kaan Kangal da yazarın eserlerindeki diyalektiği irdeledi.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın pek bilinmeyen bir yönü de öykücülüğü. Adnan Özyalçıner Yaşamaya Dair başlıklı yazısında Tarancı’nın öykücülüğüne değiniyor.
Haydarpaşa Garı’nın bir dizi soru işareti bırakarak yanması kentsel dönüşüm sorununu bir kez daha gündeme getiriyor. Ebru Moçoş Haydarpaşa yangınının düşündürdüklerini kaleme aldı.
Almanya’ya 1970’lerde göç eden emekçilerin üçüncü kuşağı bu ülkede yepyeni ve dikkat çeken bir edebiyat yarattı. “Türk Almanlar” olarak adlandırdığı bu yeni kuşağın edebiyatı hakkında bir kitap yazan Tom Cheesman şimdi Evrensel Kültür’ün konuğu. Bu, artık ne Türk ne de Alman olan özgün edebiyatın özelliklerini anlatıyor.
Referandumdan sonra Türkiye solu ile yollarını ayırdıklarını söyleyen Ömer Laçiner’in yayın yönetmenliğini yaptığı Birikim dergisi hakkında bir yazı da var dergide. Kansu Yıldırım’ın yazısının başlığı Birikimden Makrokozmosa…
Ahmet Say 12 Eylül döneminde yaşadığı bir anısını anlatıyor. “Ahmet Say aranıyor” çağrısına yanıt verip ifade vermeye giden dört tane Ahmet Say’ın başına gelenler…
Ara Güler’in son sergisinden yola çıkarak sanatçının fotoğraflarını Cihan Gerçek irdeledi. Frida Kahlo ve Diego Rivera’nın İstanbul’a gelen eserlerinden yola çıkarak bu iki ressamın ilişkisini de Nuray Sancar kaleme aldı. Koray Karaermiş ise İspanyol fotoğrafçılarını anlattı.
İstanbul Şehir Tiyatroları Peter Weiss’ın ünlü bir eserini sahneliyor. Fransız Devrimi’nin konu edildiği Marat/Sade adlı oyun Üstün Akmen’in kaleminden dergide.
2010’un son günlerini Wikileaks belgelerinin yol açtığı bir tartışmayla geçirdik. Fatih Polat gelişmeler ışığında, diplomasinin değişen yüzünü ele aldı.
Su İçinde Allianoi adlı sergiyle, baraj sularının altında bırakılmak istenen Allianoi İstanbul’da yeniden gündemde. Kazı ekibi başkanı Ahmet Yaraş Ayşen Güven’e Allianoi’nin başına gelenleri ve hükümetin duyarsızlığını anlattı.
Candan Yaraş bir arkeolog. Kazılardan çıkan oyuncakları yeniden üretiyor. Lütfiye Bozdağ antik çağda yaşayan çocukların oyuncakları hakkında Yaraş ile bir söyleşi yaptı; günümüzün çocukları ile geçmişteki akranları arasındaki benzerlikleri ve farkları konuştu.