Esen Yel
AHMET YILMAZ TUNCER’İN
İKİNCİ ŞİİR KİTABI / AŞK VE ÖLÜM(*)
Bir sanat insanı için, bir sanat ürünü için ‘güzel’ şeyler yazmanın kolay olduğu sanılır. Bir genel yanılgıdır bu. Tam aksine olumsuz şeyler yazmak daha kolaydır… En azından benim deneyimlerim böyle bir sonucu doğruluyor. Bu türden yazdığım yazıların tümünde de böyle oldu… Ben güzel şeyler yazmak istiyorum bu yazımda… Bana hoş gelenleri sizlerle paylaşmak istiyorum…
Aşk ve Ölüm için söyleyebileceğim olumsuzluk… Karamsarlık… Ama Ahmet Yılmaz şiirinin değişmez özelliği gibi görünüyorsa karamsarlık… Söylenecek bir şey de kalmıyor bu konuda…
Aşk ve Ölüm şiirleri, şiir genelde öyledir, yeniden yeniden okunmalı bence. Her okunuşta hoş bir imge çıkıp geliyor o karamsar dizelerin arasından… Sevimli… Işıltılı… Örneğin, ‘Dağlara’ şiiri ilk okunduğunda sıradan bir şiir gibi… Ama ikinci üçüncü okunuşlarda ‘yolunu kesiyor’ okurun…
“Gün akşama dönerken
Gideceğim dağlara
Sevdanın yolunu kesmeye
Gideceğim dağlara”
Ahmet Yılmaz’la ‘Alkımsanat’tan beri’ tanışıyoruz, haberleşiyoruz, görüşüyoruz… Edebiyatı yoğun olarak yaşadığını çok iyi algılıyorum onun. Bir de ‘yüz dolayında’ dergiye şiir ulaştırma serüveni vardı ki… Anlatılır gibi değil. Şimdilerde çok daha seçici olduğunu görüyorum, bu bir ileriye gidiş değil mi…
O kendini, edebiyatla ilgisini şöyle anlatıyor:
“Edebiyat, bence bir yaşam biçimi olmalı. Sabah edebiyatı düşünüp, gece başka bir düşünce içindeysen, kanımca sende bir eksiklik var. Bu yüzden ben, yirmi dört saat edebiyatı yaşıyorum sonuç olarak da edebiyat içinde yarına kalmak için kaybolmamak için çalışıyorum.”
Aşk ve Ölüm ince, ‘iddiasız’ ama kalıcı imgelerin kendini gösterdiği şiirlerden oluşuyor. Kitaptaki imgeler toplamının şairin yaşam özellikleriyle örtüştüğünü söylemek abartılı olmaz… Kimi şairlerin şiirleri gürültülüdür. Okunduğu zaman bu sesli iletiyi gümbür gümbür algılarsınız. Attila İlhan’ın çoğu şiirleri böyledir.. Sözgelimi şu dizelerde olduğu gibi…
“büyük şehirler büyük aşklar
çığlık çığlığa terk edilir”
Ahmet Yılmaz şiirinde farklı bir etkileme görüyorsunuz… Şiir salına salına yanınızdan geçip giderken hafif bir ‘imbat’ hissettiriyor. Doğal hafif bir hoş koku bırakıyor geçtiği yerlere. Bunları hissettikten sonra dönüp şiirin arkasından bakıyorsunuz…
“Ne senin için giydim
Ne bayramın hatırına
Sözüm vardı o pencereye
Giydim geçtim önünden
Nereden bileyim
Senin orada olduğunu
Sözüm vardı pencereye
Geçtim işte”
Şaire göre yaşamın, yaşam kesitlerinin şiirlerine yansıması da şöyle… Kendi anlatımıyla…
“Yaşam / yaşam kesitleri bende, sevgi olarak beden buluyor. Yaşam, aşk bende, her şey aşkın bir yansıması birde bunun getirdiği, sonsuz bir sessizlik var. İnsanın içinde, bu sessizliğe zaman zaman, ilâhi bir yalnızlık da eşlik ediyor. Bendekiler bu işte.”
Şiiri seviyorum… Mizahta karar kılışım şair olamayacağımı anladıktan sonradır… Ama şiiri seviyorum… Şiiri hep sevdim… Yaşamın güzelliğe dönüşmesinde şiirin de özel bir yeri olduğunu düşünürüm… Şiir okurken beni kendine çekiveren dizeler vardır… Bunları yakaladığımda yaşamın güzel bir renge dönüştüğünü duyumsarım… Şairin yaşamı ‘saçlarından’ yakaladığını düşlerim… Kitaptaki Gelin şiirinde de bu tür dizeleri görüyorum… Yine karamsar bir şiir gibi de… Bu dizeler şiiri aydınlatıyor gibi…
“Gece yanıyor
Yıldızlar çiçek açmış gecede
Gökyüzü soluksuz bir şenlik içinde”
Şiir bu dizelerle bitseydi daha mı çarpıcı olurdu diye düşünüyorum…
Kimi dizeler çok boyutlu olarak duyumsatır kendini… Düşlerde uçar gibi izlersiniz dizelerin ağır ağır havalanışını… Sizi alıp alıp uzaklara taşıdığını… Ağır çekim yaşam görsellerinize belli belirsiz ışıklar yansıttığını… Ve işte Ayrılık Saatleri’nden bu tür dizeler…
“Ayrılık saatleri yakalamıştı yüreğimizi
İzdüşümlerimiz vardı
Aynı payda altında toplanmaz
İsyancı yılların inancı”
Ben yalnızca duyumsadıklarımı paylaştım sizlerle… Aşk ve Ölüm’ü okurken kim bilir siz nelere rastlayacaksınız bu güzel imgeler akarsuyunda…
Sevgili Ahmet Yılmaz Tuncer’in yeni kitaplarında buluşmak üzere… Sevgiyle kalın…
14 Temmuz 2010
(*) Aşk ve Ölüm, Ahmet Yılmaz Tuncer, şiirler, birinci basım / İletişim: aytuncer@gmail.com
Esen Yel