KALEM’DEN BÜTÜN DOSTLARA ÖNEMLİ DUYURU
Değerli dostlar,
2005-2008, 2011-2014 yılları arasında çıkardığımız dergimiz kalem’e, şubat ayı itibariyle zorunlu olarak ara verme karar aldık. Bu kararı almamızda hem dergi emekçilerinin özel şartları hem de üretim anlayışımıza ilişkin genel kaygılarımız etkili oldu. Ne yazık ki bu tür dergilerin çok uzun soluklu olamadıkları bir ülkede yaşıyoruz. Çokça derginin doğup geliştiği ve bunlardan hemen hepsinin kısa sürede okura veda ettiği bir edebiyat ortamımız var. Dergilerin kapanma nedenleri ile ilgili spekülasyonlar ve belli başlı tahminler ortadadır. Biz, en azından şu sayacağımız nedenlerden ötürü huzurluyuz:
1- Gedikli siyasilere ve sanat oligarşisine düşülen nottur: Geride bıraktığımız yıllar içinde kalem, sadece bir dergi olarak değil, bizim ortak üretim ve paylaşım alanımız olarak da hayatımızda yer aldı. Kimi editör dergilerinin dar ve tepeden üslubu, bu nedenle kalem’de hiç alan bulamadı. Dergi içinde üretim zor şartlarda da olsa atölye mantığıyla işledi ve dışarıdan gelen ürünler hep bütün dergi ekibinin, farklı aşamalardan geçen değerlendirmeleri sonucu dergide yer aldı. Paylaştık ve birlikte ürettik. Az şey midir? Bu, bugün biraz ütopya alanına dahil oldu değil mi? Yok, isteyince sahiden oluyor. Deneyin, sahiden…
2- Piyasa analistlerine düşülen nottur: Kalem, büyük vaatler ve büyük hesaplarla değil, bazen çoğuna mantıksız ya da gereksiz gelen değerlerle var olmaya çalıştı. Çok söyledik; bu bir deneydi aslında: Piyasanın bize ezberlettiği sözde doğruların dışında bir alan açabilir miyiz kendimize? Üretimden tasarıma, katkı payından sayfa sayısına, basım kalitesinden ilan-reklam ilişkilerine, tanıtımdan dağıtıma, hep gönüllü emeği ve kendiliğinden gelişmeyi esas aldık. Bunu amatörce deyip eleştirenler de oldu saçma ve gereksiz bulanlar da… Ama okurlarımız hiç yadırgamadı bu tavrı. Belki özledikleri birşeyler vardı bu yöntemde belki unuttukları, sıcak gördükleri bir yan… Günden güne okurumuz da internet üzerinden takip edenlerimiz de çoğaldı.
3- İstatistik Kurumu’na düşülen nottur: Tipik muhafazakar iktidarların ve gerçekle yüzleşmek istemeyen ya da birşeyler saklamak isteyenlerin kolay sığınağıdır rakamlar. Orwell’ın 1984’ündeki “Gerçek” Bakanlığı’nı ve istatistik “biliminin” serüvenini hatırlayın… Biz de aynı hataya düşecek değiliz: Şu kadar şu oldu bu kadar bu oldu, şunu kazandık bunu kaybettik… Uzak dursun rakamlar. Bizler, kalem emekçileri, bir düşün peşinde düşündüklerimizi paylaştık ve bunun karşılığı olduğunu gördük. O kadar. Geride bıraktığımız güzel işler oldu mu, neleri iyi neleri kötü yaptık, ürettiğimize, çabamıza değdi mi… Bunların cevabı bizde değil, okurlardadır.
5- Maliye ve ekonomi kurmaylarına düşülen nottur: Valla ne kazandıysak dergiye yatırdık. Kazandığımız hep ancak sonraki sayının masrafı kadardı. Belki üstüne üç beş yudum; o da üretim desteği işte. Kimseye borçlu kalmadık, alacak hesaplamadık. Parayla ölçülemeyen o kadar gönüllü işimiz ve bunları üstlenen dostlarımız oldu ki, onlardır dergiyi ayakta tutan. Ha, bütçe denk gelmediği için mi bıraktınız diye soranlar olur. Yok, bunca zaman ayakta duran dergi, bir bu kadar daha dururdu. Belki nadir dergilerdendir kalem, bu şartlarda yağında kavrulabilen.
4- Magazin basınına düşülen nottur: Yok, öyle iktidar kavgaları, dergi içi bölünmeler, çekişmeler, kuyu kazmalar, yolsuzluk kasetleri, paralel dergiciler falan olmadı. Ara ara anlaşamadığımız, farklı düşündüğümüz, kişisel ya da genel sebeplerden yollarımızı ayırdığımız arkadaşlarımız oldu. Hepsi hala dostlarımızdır ve bugün bir araya gelinse, onlar yine ilk çağrılacaklardır. Ama gündelik hesaplarla, ucuz tartışmalarla tüketmedik kalem’i. Ara verme kararını verdiğimizde, bütün ekip orada ve bir güzel sohbet içindeydi. Uzakta olan dostlar da gönülden yanımızdaydı hep.
6- Okurlara ve tüm dostlarımıza düşülen nottur: Şartlar ne getirir, bizi nereye götürür, bilmiyoruz. Bugün böyle olması gerekti. Hem tükenip iyice kopmamak hem de daha iyi şeyler üretmek üzere bir soluk almak, kendimize ve dışarıya bakmak, dinlenmek ve daha fazlasının peşine düşmek gerekiyordu. Kalem sayfasını tümden kapattık diyemiyoruz o yüzden. Belki hiç dönemeyiz, böylece kalır. Belki de bir bahar sabahı yine kitapçılarda içten içten, dostça gülümseriz sizlere. Siz yine de çok uzaklaşmayın, olur mu? Hayatın içinde oldukça, elbet bir yerlerde, bir şekilde karşılaşırız.
7- Ve son not; adressiz: Kalem’e emek verenlerin hiçbirinin tek işi dergi değildi. Kimi öğrenci, kimi çalışan, kimi hem öğrenci hem çalışan… Hep dinlenme zamanlarından, uykularından, bazen keyiflerinden, işlerinden, derslerinden artan zamanı verdiler dergiye. Dizgisinden çizimlerine, üretiminden baskısına, dağıtımından tanıtımına, hep gönüllü dostlarımızın sayesinde var oldu kalem. Dergiye bugüne kadar emek veren herkesin ismini hazırladığımız özel sayıda, 25. sayımızda andık. Onların hepsine bir de buradan teşekkür ederim. Biliyorum ki dostluğumuz, dergiyle sınırlı değildir.
Yine bugüne kadar ürünleriyle, aldıkları dergilerle, içten destekleriyle yanımızda olan bütün okurlara ve kalem dostlarına ise tüm kalem emekçileri adına ayrıca teşekkür ediyorum.
İlk dönemden bir “iç içe karşıtlıklar” serisi; ikinci dönemde ise hazırlıklarını yapıp önce “Gezi direnişi” nedeniyle ertelediğimiz sonra da bir türlü tamamlayamadığımız “vicdan” sayısı, içimizde ukdedir. “Vicdan” için ürün gönderen dostlarımız, ürünlerini başka dergilerde değerlendirebilirler. Bir gün yeniden bir araya gelirsek, ilk işimiz bu sayıları çıkarmak olacaktır.
Yeniden görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.
Kalem’den sevgiler…
“kalem” edebiyat ve sanat dergisi adına
Cemal Salman
Bu sitede ilginizi çekebilecek diğer kategoriler, bağlantılar
Blog Sahibinin (Kamil Akdoğan) Yazıları