Mevsimler Dergisi, Sayı 17, Eylül Ekim 2018
Edebiyat dergilerine ilgi duyan birisi için en güzel şeylerden biri farklı şehirlerden örneklerle tanışmaktır. Adını duymuş olmama rağmen Mevsimler dergisi ile ilk kez karşılaştım ve ilk karşılaştığım her dergide yaptığım gibi ilk olarak künyeyi inceledim. Künye şöyleydi:
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni: Arif Eren
Grafik Tasarım: Melih Gemci
Kapak Fotoğrafı: Dr. Nurettin Arıkan
Web Tasarım ve Halkla İlişkiler: Abdulkadir Aycı
Düzelti: Fatma Türkdoğan
Posta Kutusu: 95 Kahramanmaraş
En çok dikkatimi çeken şey derginin Kahramanmaraş kökenli olması idi. 2011 yılında Yerel Edebiyat Dergileri Albümü’nü çıkardığımda Kahramanmaraş’tan hiçbir dergi bulamamıştım ne yazık ki. Böyle bir derginin şu anda olduğunu öğrenmek, hele ki onu inceleyebilmek ancak dergilere tutkun birinin anlayabileceği bir şey olsa gerek. Bu yüzden elektronik ortamda da olsa dergiyi okudum, inceledim.
Künyeden sonra yazarlarına baktım:
Doç. Dr. Hicran Nesibova, Arif Eren, Leyla Karaca, Celalettin Kurt, Sara Gürbüz Özeren, Mustafa Ceylan, Doç. Dr. Sönmez Abbaslı, Ahmet Yalçınkaya, Fatma Özger Bilgiç, Şevket Bulut, Hatice Eğilmez Kaya, Serpil Tuncer, Oral Yağmur, Şukufe Nihal Başar
Dergide dikkatimi çeken konulardan biri Azerbaycan’la ilgili yazıların ve yazarların vardığı idi. Aynı dili konuşanların aynı dergide buluşmaları güzel olmuş. Onların kaleme aldıkları yazılar da zaten en güzel yazılarından derginin. Doç. Dr. Sönmez Abbaslı’nın kaleme aldığı Azerbaycan’ın Onur Kalesi: Gedebey örneğin. Okudukça “Azerbaycan’ın değil tüm Kafkasya’nın en güzel mekanlarından biri” olarak tanımladığı Gedebey’i görmek istiyor insan.
İki de şiir seçtim dergiden, ilkini Arif Eren yazmış, Sılaya Döndüğümde:
Sılaya Döndüğümde
Hayat beni gurbete yollarken
Canciğer dostlar vardı
Sılaya döndüğümde
Yanıma gelenler arasında
Gözlerim gelmeyenleri aradı
Dalda bir çift ceviz gibi
Beraber büyüyen ikiz kardeşler
Ayırt edilemezdi birbirinden
Birini düşürmüş ecel taşı
Dünyalarını ayırmış ikizler
Mezarlığa taşınmış eski topraklar
Gemiler uğramayan bir iskeleye dönmüş
Cami avlusundaki asmalı çardak
Suyu kesilmiş sohbet değirmeninin
Ben yokken çok ocaklar sönmüş
Bir yabancılık hissettim memleketimde
Yerlerinde yeller esiyor o bahçeli evlerin
Bir daha gelmemek üzere giderdim
Gölgesinde uyuyanlarım olmasa
Mezarlığı süsleyen servilerin
Diğeri ise Karacaoğlan tadı veren Yere Vur Gitsin, Fatma Özger Bilgiç yazmış:
Yere Vur Gitsin
Deli gönül artık toparlan uslan
Zorla sevda olmaz bu sevda bitsin
Yeterince çektin omzuma yaslan
Kıymet bilmeyeni yere kar gitsin!
O gül yanakların solgun süzülmüş
Seven yürek boşa yanmış üzülmüş
Hiç yoktan dertlerin söze dizilmiş
Kıymet bilmeyeni yere ver gitsin!
Beş para etmez bir adamı sevdin
Dilden dile düştün dizini dövdün
Halbuki yürekte kocaman devdin
Kıymet bilmeyeni yere sür gitsin!
O; aşk, vefa bilmez kendini kurtar
İstekleri bitmez ha bire artar
Sana hep güvenir sağlam der yatar
Kıymet bilmeyeni yere ser gitsin!
Gafil olma artık sözümü dinle
İnan ki yüreğim yalnız seninle
Üzülür yıpranır doğar kininle
Kıymet bilmeyeni yere sar gitsin!
Karşılıksız aşktan çektiğim yeter
Anladım dertlerim ölünce biter
ÖZGER bu acıyla mezara gider
Kıymet bilmeyeni yere vur gitsin!
Not: ‘ “Mevsimler” dünyaya açılan bir internet dergisidir. Aynı zamanda dijital baskısı da yapılmaktadır. Çok saygın yazarlar, Azerbaycan’ın bilim ve sanat insanlarıyla Amerika ve Türkmenistan şairleriyle yayına devam eden tanınmış bir dergidir.’
Bu sitede ilginizi çekebilecek diğer kategoriler, bağlantılar
Blog Sahibinin (Kamil Akdoğan) Yazıları