Ot Dergisi, Şiirlerle, Mayıs 2021
Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü
bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm.
***
Yazmasam deli olacaktım.
AYRINTILARIN YAZARI: SAİT FAİK
Sait Faik, Fethi Naci’nin dediği gibi “özgür hikâye”nin yaratıcısıdır. Onun öykülerindeki her ayrıntı, uzun gözlemlerin sonucunda kaleme alınmış ve yeniden yaratılmış gerçekliklerdir. Öyküsünü ve romanını besleyen kaynak yaşamın kabul görülen bir bölümü değil; her alanı, her ayrıntısı ve tüm çıplaklığıdır.
ADI VE SOYADI
1906’da Ramazan Bayramı’nın ilk günü doğduğu için, “mutlu” anlamına gelen “Sait” ismi seçilir. Bu isme büyük dedesinden Mehmet, babası ve amcasından da “Faik” eklenir. Soyadı ise ailenin lakabı “Abasızzadeler”den gelir.
ADAPAZARI
Abasıyanık ailesi 1923’te İstanbul’a yerleşmişse de ailenin ve Sait Faik’in Adapazarı’yla bağı hiç kopmaz. Sait Faik öykülerinde Adapazarı’nı “doğduğum şehir”, “bizim kasaba”, “cennetten bir numune” sözleriyle anlatır.
ANNESİ
Makbule Hanım otoriter ama açık fikirli bir kadındır. Aralarındaki özel bağ Sait Faik’in hayatında çok belirleyici olmuştur.
BABASI
Mehmet Faik Bey, Kurtuluş Savaşı yıllarında bir yıl Adapazarı Belediye Başkanlığı yapmış. İstiklal Madalyası sahibidir. Babasına yazdığı kartlardan ve mektuplardan da anlaşılacağı üzere, Sait Faik’in babasıyla mesafeli bir ilişkisi vardır.
YAŞAR NABİ NAYIR
Sait Faik’in yakın arkadaşlarından olan Yaşar Nabi, onun edebiyat dünyasındaki yerini belirleyen kişilerden biridir.
ALEKSANDRA
Sait Faik, âşık olduğu Aleksandra’yla evlenmeye karar vermişse de Aleksandra’nın kendisini sevdiğine bir türlü inanamamış ve bu şüpheciliği
nedeniyle onu tümüyle kaybetmiştir.
CUMHURİYET MEYHANESİ
Bugün de faaliyetini sürdürmekte olan Cumhuriyet Meyhanesi, Sait Faik’in akşamları uğradığı, eşi dostuyla oturduğu meyhanelerin en ünlüsüdür.
ELİT PASTANESİ
Bir dönem sürekli uğradığı Elit Pastanesi’nde kapüçino içmekten ve bezik oynamaktan hoşlanan Sait Faik, pastanenin sahibi Frau Braun’dan kahvesini Fransızca istermiş.
AŞK
Fikret Ürgüp, “Sait Faik’te Aşk” yazısında “Sait kadar kuvvetli bir şekilde aşk heyecanına kapılan az gördüm. Ondaki aşk, korkunç yalnızlığının devası idi” diyerek ekliyor, “Âşık olmadığı zamanlar takvimdeki yapraklar gibi.”
BALIK
Balıkçıları gözleyen, balıklar hakkında her tür bilgiye sahip olan Sait Faik, arkadaşları tarafından balığa benzetilir ve “Balık Gözlü Adam” diye anılır.
GRENOBLE
Sait Faik 1931’de Grenoble’da Fransızcasını ilerletmek amacıyla Champollion’da bir okula gitmiş; ardından Grenoble Üniversitesi’nde
Edebiyat Fakültesi’ne devam etmiş ve İstanbul’a benzettiği bu şehri çok sevmiştir.
BURGAZADA
Adanın kuşlarını, kilisesini, insanlarını öykülerinde anlatır. Burgazada, Sait Faik’in adası diye bilinir.
ÇELME
Sait Faik bu öyküsünden ötürü halkı askerlikten soğutmakla suçlanmış ve askerî mahkemeye verilmiştir. Dava beraatla sonuçlanmıştır.
MEDAR-I MAİŞET MOTORU
1944’te yayımlanan ve kısa süre sonra gerekçesi belli olmaksızın toplatılan romanı. Sait Faik romanın ikinci baskısı yapılırken adını Birtakım İnsanlar, romanda geçen “Medar-ı Maişet” motorunun adını da “Ceylan-ı Bahri” olarak değiştirir.
DARÜŞŞAFAKA CEMİYETİ
Ölümünden kısa bir süre önce Darüşşafaka Lisesi’nde yapılan bir edebiyat matinesine katılan Sait Faik, öğrencilerin eğitimi için yapılanlardan çok etkilenmiş; malvarlığının büyük bir bölümünü ve kitaplarından elde edilecek tüm geliri Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlamıştır.
GAZETECİLİK
Sait Faik hem bir iş öğrenmek hem de biraz para kazanmak için Haber-Akşam gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başlamış “Mahkemelerde” başlıklı röportajlar yapmıştır. Fakat bu iş de diğer işleri gibi ancak birkaç ay sürmüştür.