Ot Dergisi, Şiirlerle, Nilgün Marmara
Arkadaşlık: Nilgün Marmara için söylenebilecek ilk şey. Arkadaşları olmadan yaşayamayan, sanki arkadaşları için yaşayan bir arkadaşlık anıtı. Her şey bundan sonra gelirdi onun için. Büyükada: 1984 olmalı, Ece Ayhan, Nilgün ve Kağan’ın
evlerinde kalmaya başlamadan önce, Sena ve Doğan Kemancı’nın evlerinde kalırdı. Hafta sonları hayli gitmişliğimiz
vardır birlikte Ece’yi görmeye Büyükada’ya.
Cemal Süreya: Nilgün ve Kağan’ın Kızıltoprak’taki evlerinin kadrolu konuklarından, yoksa demirbaş mı demeliyim? Hep aynı yere otururdu, yere, dizinin birini kendine çekerek. Kalabalık içinde istediği zaman öne çıkan, istediği zaman saklanan, onun gibi birini görmedim! Çocukluk: “Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten
bu işte!” (13 Ekim 1987, Salı günü eşi Kağan Önal’a yazdığı mektuptan) Daktiloya Çekilmiş Şiirler: Nilgün’ün gidişinden 1 ay önce okuduğum, 1 yıl sonra da Kağan’la birlikte hazırlayıp, 1988’de Şiir Atı’ndan yayımladığımız şiir kitabı.
Ece Ayhan: Nilgün ve Kağan’ın evlerinde 2 yıl kadar kalan şair. Odasında sürekli olarak okur yazardı. Ünlü şiiri
‘Meçhul Öğrenci Anıtı’ndaki bir dizeyi de kullanarak “Hani büyük kanatları yüzünden uçamayan albatros deniz kuşu gibi! 128 Nilgün Marmara” demişti.