IRAKLI ANA
Gazetede resmini gördüm dün
Bir çamurlu yolun kenarındaydın
Gökyüzünde kara gölgeler vardı
Leş yiyenler evini kundaklıyordu
Giysindeki sökükten
Yırtık sandaletinden
Dua için kaldırdığın nasırlı ellerinden tanıdım seni
Evet
Tanıdım seni
İlaçsız küçük kızın öldüğünde
Yüzündeki derinleşen çizgilerden tanıdım seni
Mutlu resimlerini de görmüştüm evvel
Mezopotamya ovasında
Babil’in asma bahçelerinde
Tigris’in mürekkepsiz ve kansız aktığı günlerde
Hülagü daha girmemişti yurduna
Mavi kuşlar kadar özgürdün
Ne mültezim belası göz dikmişti aşına
Ne Fransız mandası
Daha petrol karartmamıştı dünyanı
Seni gördüm/ Seni bildim/ Seni tanıdım
Gözündeki damla damla öfkenden tanıdım seni
Yanında boylu boyunca yatan delikanlıdan
Oğlundu ana, değil mi?
Alnındaki o mübarek yaradan
Toprağını vatan yapan kanından
Tanıdım
Tanıdım seni.
Kamil Akdoğan