SÜHEYLA TAŞÇIER’İ BİLİR MİSİNİZ, BEN YENİ ÖĞRENDİM, ÇOK DA SEVDİM,
KEŞKE BU BLOGTA VİDEO İZLETEBİLME OLANAĞIM OLSAYDI DA İSTANBUL ODTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ’NDEKİ DİNLETİSİNİ İZLETEBİLSEYDİM…
NEYSE, EN AZINDAN LİNK VEREYİM, ARZU EDEN ORADAN İZLEYEBİLİR…
http://www.facebook.com/home.php?#!/video/video.php?v=113440228697735
ŞİİR DÜN GECE İSTANBUL ODTÜ MEZUNLAR DERNEĞİ’NDEYDİ
Benin biz olduğu toprakların çocukları olmak ve evet Altındağ’lı olmak bir ayrıcalıktır. Dün gece İstanbul ODTÜ Mezunlar Derneği’nde düzenlenen “Kampüste Edebiyat Söyleşilerimiz” konulu toplantının şair konuğuydum.İlk kez şair ağırlamışlar.Teklif bana aynı topraklarda büyüdüğümüz ve ODTÜ mezunu olan mahalledaşım ve eli kalem tutan şiir ve öyküler yazan dostum Adnan Türkoğlu tarafından geldi.Adnan,”Şairim Nisan kulağa hoş geliyor.Nisan’ın ikinci haftası bizi şiirlerinle buluştur”dedi.
Adnan, dün akşam beni evimden aldı. Dostum arkadaşım ve her çığlığımda yanımda yer alan Tanya Aksu’yla birlikte İstanbul’un yoğun trafiğinde içimizdeki heyecanı gizleyerek yola koyulduk.ODTÜ derneğinden içeriye girdiğimde güler yüzlü “Hoşgeldinlerle” karşılandım.Önce tanışma ve yemek faslı inceden bir duble rakı..Ve derken söyleşi…Ben 2 saaten kısa süre verdim çünkü bugüne kadar Türkiye’nin önemli romancı ve öykücüleri ağırlanmış.Şair konukları ilk ben Süheyla Taşçıer.İsmime aşinalar ama benimle ve şiirlerimle yeni buluşacaklar.Masamda küçük sevimli bir sürahi ve bir su bardağı.Tüm temizliği ile yüzüme bakıyor ve sürahideki su dillendi.”Hadi buz renkli çığlık başla” dedi..
Şiirler ve şiirler ve şiirlerle Altındağ öyküleri ve yaşanmışlıklar onca acı ve onca aşklar ve koca Ankara derken Türkiyenin tüm renkleri harflerde buluştu.Alkış ODTÜ ler için zaman kaybıydı. Kah gülen gözler kah gözyaşlarının yanaklardan süzüldüğü, kah “şairim biz sizi tanımakta neden geç kaldık”ın serzenişi.
Üç saat ara vermeksizin şiir tüm duygularıyla ODTÜ derneğinden yükseldi. Hadi bitti dediğim zaman, “Şairim yeni başladık” dediler ve sürahide ki su göz kırparak, “şairim bir yudum al ve devam”dedi..Gece yarısını bulduk ve doymadık…Ve şiir adına “Süheyla Taşçıer’le” tekrar buluşmak üzere imza bölümüne geçtik. İmza sırasında bir dinleyici tabii şimdi okurum oldu diyebilirim,”Adonis kadından şair olmaz demişti.Ve siz kadın ve şairsiniz ve olunduğunun ispatısınız” diyerek bana gecenin en güzel sözünü armağan etti… Bu yazıyı okuyanların “ya bizim sözümüz” dediklerini duyar gibi oldum.
Teşekkürler İstanbul ODTÜ Mezunlar Derneği
SÜHEYLA TAŞÇIER
………………………………………………………..
Öncelikle dün gece için katılımcıların her birine çok teşekkür ediyorum. Renkli bir gece olacağını ön görmüştüm de bu kadar farklı olacağını ben bile tahmin edememiştim. Bir çok kişi gibi ben de çok keyifli bir akşam geçirdim. Süheyla ve Tanya da çok mutlulardı eve dönerlerken. Süheyla Altındağ’da büyümüş. Ağzına sert kelimeler yakışıyor. Tanya’da derin devletin temizlediği Ermeni asılllı Şarampol Niyazi’nin kızı. Her birinde ne hikayeler var, daha anlatılmamış olan. Nasıl ki sinema sinemada seyredilir; demekki şiir de şairinden dinlenirmiş. Bu gerçek durum tüm açıklığıyla idrak edildi dün gece. Süheyla bana dedi ki bugün: “Sunuş esnasında bir ara saniyenin onda biri kadar bir zaman diliminde gözlerimi kapadım. 70’li yılların Altındağ’ındaymışız. Yoğu var ediyormuşuz buzdan çığlıklarımızla. Bir değil binmişiz. Bizmişiz.” Süheyla da katılımcılara tek tek teşekkür ediyor. Bunu iletmemi istedi. ODTÜ’lüleri çok sevmiş. Çok düzeyli ve samimi bulmuş. Erdal’ın dediği gibi Süheyla, şiirinin içindeki kadınlığıyla Adonis’in kuralını altüst ediyor. Hem kadın; hem de şair olabilerek. Benzerini doğrusu, ben de görmedim. Sunuşun sonunda bir ara izleyicilerden birinin isyan ettiğini duydum: “Bu orta sınıf çok tatsız bir sınıf be. Yaşadık mı yani biz?” diye. Erdal da bir şeyi vurguladı Süheyla’yla bana: Geniş halk kalabalıklarına tekabül eden alt sınıfların hayatını yaşamış ve bilen şair, yazar sayısı çok az. Bu boşluğu dolduracak eserleri rahatlıkla yazabilirsiniz. Doğru söze ne hacet. Çok teşekkürler Erdal. Çok teşekkürler arkadaşlar. Dünden bu yana çok duygulu anlar yaşıyorum. Tersine işlemiş bir takım sosyoloji yasalarını ve edebiyatta; hayatımızda bir şeyleri hakikaten değiştirebileceğimizi hissediyorum. Süheyla ve Tanya ile beraber önümüzdeki pazartesi Beyoğlu Meis Bar’da olacağız.
“Zaten kaç ceset kaldı görüştüğümüz
Nazım, Edip Abi bir de Mayakovski.. .” diyen şairin; Küçük İskender’in şovunda. Kendisini ODTÜ Edebiyat Kulübüne davet edeceğim. Daha önceki konuşmamızda “neden olmasın” demişti” bana.
Süheyla’nın sunuşunun grubumuzda şiire olan ilgiyi arttırdığını gözlemliyebiliyorum. Şüphesiz ki bu iyi bir gelişme. Rutinin dışına çıkmak her zaman iyidir. Yaşanan bu sıra dışılığı İskender’in konuk olacağı akşam bir kere daha yaşayacağız diye düşünüyorum.
Sözlerimi dün akşam Tanya’nın okuduğu bir Süheyla Taşçıer şiiriyle bitiriyorum:
VAH VAHH
sanmıştım ki
aşkımdan eriyor sururi
ne bilirdim ki
toprak çekiyormuş
Süheyla Taşçıer
Bir daha söyle Süheyla, bir daha söyle.
Selamlar, sevgiler,
Aranızdan biri ve hep Altındağ’lı, Çinçin’li kalacak olan
Adnan Türkoğlu