Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

TÜRKİYEM TÜRKİYEM CENNETİM

Hukukta davalı diye nitelendirilecek bir şahısa karşı bir suç işlendiğinde, daha doğrusu bir suç işlendiğinde ve bu suçun davalısı sayılabilme konumunda olan birileri varsa suçlunun çarptırılacağı cezada davalının ifadesi önemli yer tutar.

 

Ama eğer davalı konumunda biri yoksa yani içimizden biri gibi bir davalı yoksa ortada, orada “kamu davası” devreye girer. Yani kamu vicdanı!

 

Ya da girerdi!

 

Öyle ki örneğin bir suçlu ufacık bir suçtan dolayı yakalansa ve davalı konumunda kişi hiç şikayetçi olmasa bile, o suçluya kamu davası açılır, suçlu kişi cezasını çeker-di.

 

Peki ya Hüseyin Üzmez olayı!

 

Davalı konumundaki kişi Hüseyin Üzmez’in torunu olacak yaşta bir kız çocuğu ve olay ilk duyulduğu sıralarda “intihar etmeyi düşünüyorum” diyen bir kişi. Sonradan şikayetinden vazgeçtiğini öğrendik ve elbette hiç şaşırmadık. Buranın Türkiye olduğunu öğreneli çok olmuştu ve cennet vatanımızı cehenneme çevirmek isteyenlerin her zaman güçlü olduğunu da ezberlemiştik içimiz kan ağlayarak.

 

Televizyon başlarında olayı öğrenen milyonların da davalı olması hiçbir işe yaramadı Üzmez olayında. Ve Hüseyin Üzmez tahliye edildi.

 

Kim diyebilir ki Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.

 

Hukuk; duvarlara yazı yazan öğrencileri kodese tıkmak için var. Sonra onları hapishanede ayaklanma çıkardı diye katledenlerin mahkemesini zaman aşımından düşürmek için var.