Çoğumuz duymuşuzdur ya da hatırlarız. Turnusol kağıdı denen bir kağıt vardır ve bu kağıt batırıldığı sıvının içinde renk değiştirir. Böylece sıvının niteliği hakkında önemli verilere ulaşılır.
İşte Kürt konusu ya da sorunu ya da adına ne dersiniz “o” sorun günlük yaşamda turnusol kağıdı gibidir.
Maskeleri indirir, ezberleri bozar…
İndirmiştir, bozmuştur ve onlarca yıldır indirmeye, bozmaya devam ediyor…
Türkiye’de solun bu derece cılız kalmasının da başlıca nedenlerinden biri bu…
Ama bu cılızlık bence asla ve ve asla solun ya da solcuların bu sorun karşısında “vatana ihanet” politikaları yüzünden oluşmuyor. Solu ya da solcuları sevmeyen çevrelerin sık sık dillerine doladıkları bir tekerlemedir bu. Sol hep vatana ihanet etmiştir, derler. Kürt sorunu konusunda sık sık bu anlamda suçlamalar duyarız onlardan.
Oysa gerçeklik çok daha farklı bana göre.
Solun önemli bir bölümü Kürt sorunu karşısında nesnel bir yaklaşım gösterebilmiş değildir. Pek çoğu Kürt sorununu tanımlarken sonuç yerine mutlaka “ama” ile başlayan cümleler kurar. İşte turnusol kağıdının renk değiştirdiği ıslaklık tam da buradır. “Ama”ları maskeleri indiren bütün cümleler takip eder.
Günümüz Türkiyesinde solcu olmanın en açık göstergelerinden biri bu sorun karşısında nesnel olmak, gerici, şoven kırıntılardan tamamen uzak kalmaktır bence. Aksi takdirde “Kürt sorunu” “sol”u da “solcular”ı da kaale almadan, onları seyirci yapa yapa devam edecek diye düşünüyorum.