ALİ YÜCE’NİN ”YENİ CİHAT” ŞİİRİ ÜZERİNE
YENİ CİHAT
İki müslüman asker
Allah Allah diyerek cephede
Birbirini öldürse
Hangisi şehit olur Tanrım
Cehennemde hangisini yakarsın
Senin işin zor vallahi Tanrım
Sadece altı dizeden, topu topu yirmi bir sözcükten oluşan bu harika şiir Ali Yüce’nin Saksı Çiçekleri adını taşıyan şiir kitabında yer aldı. “Yeni Cihat”; “Dikensiz Saksı Çiçekleri”, “Dikenli Saksı Çiçekleri”, “Yenilikçi Saksı Çiçekleri” ve “Demokratik Saksı Çiçekleri” isimli dört bölümden oluşan kitabın üçüncü bölümünün yani “Yenilikçi Saksı Çiçekleri”nin dokuzuncu şiiri.
Şiirin adı bile tek başına usta bir filozofun insanlığa kazandırdığı bir kavram niteliği taşıyor. “Yeni Dünya Düzeni”, “Yeni Sömürgecilik”, “Yeni Emperyalizm” gibi kavramlara aşina olan biri hiç kuşkusuz başlığı “Yeni Cihat” olan bir yazı ya da şiirle karşılaşırsa, hele ki o başlığın altındaki imza Ali Yüce gibi toplumcu gerçekçi edebiyatımızın çok iyi tanınan bir ismine aitse, içinde neler olabileceğini az çok kestirebiliyor.
Ama başka çağrışımlara kafa yormak da gerekmiyor. “Yeni Cihat” herkesin en kolay anlayabileceği dilden, hiçbir şatafata, numaraya bulaşmadan, kıyısından köşesinden bile dolaşmadan ama müthiş bir şiir tadıyla yirmi bir sözcükten oluşmuş ve belki de yapılabilecek en büyük sözcük tasarrufuyla ne demek istediğini anlatıyor.
Şiiri ilk kez okuyan birisi, birazcık da ülke ve dünya sorunları hakkında kafa yoruyorsa; aklına elbette ki müslümanların yaşadığı coğrafyada sürüp giden katliamları getiriyor. Şayet o kişi biraz da edebiyata meraklıysa bu kadarcık kısa bir şiirle dünyamızın şu günlerde bütün hızıyla yaşadığı bir süreci anlatışı karşısında şapkasını çıkarıyor.
Şiirin yazıldığı dönem hiç şüphe yok ki şiirin vermek istediği mesajı almak için başvurulabilecek en sağlıklı göstergelerden biri. Minicik bir tarihsel analiz şiirden beş yıl sonra yapıldığında ortaya son derece çarpıcı sonuçlar çıkarıyor.
Kitabın yayımlandığı tarih Haziran 2007.
“Arap Baharı” denen ucube mevsimin başlamasına üç yıldan fazla bir zaman vardı yani.
Ali Yüce’nin müthiş tabiriyle Tanrının işinin henüz daha kolay olduğu zamanlardı. Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da… Şimdilerde de Suriye’de sürüp giden ve emperyalizmin onlarca yılın deneyimiyle türettiği “bahar” demagojisi henüz dillere pelesenk değilken.
Hatta Irak’taki Amerikan işgali en kaba biçimiyle varlığını koruyordu. Sam amcanın askerleri bütün savaş gücüyle kan kusturmaya devam ediyordu.
Cihat, elbette “yeni” değildi ama çok eski de sayılmazdı, eski cihatlara benzer gibiydi.
Abraham tankları, beton delen füzeler, lazerli tüfekler ve pek çoğu ABD vatandaşı olabilme umuduyla kan akıtmak için gönderilmiş insanlık düşmanı güruh, Saksı Çiçekleri’nden bir yıl kadar sonra çekilecek ve arkalarında 1 milyon ölü bırakacaktı.
Sonra bunun adı Irak’a demokrasinin gelişi diye kutlanacaktı.
Sonra sonra kendine müslüman diyen birileri bellerine sardıkları bombalarla, füzelerle ve pek muhtemel o her şeyi en iyi bilen Sam amcanın ürettiği türlü türlü silahlarla başka başka müslümanların camilerine, okullarına, evlerine saldırılar düzenleyecek, her gün çoluk çocuk onlarca yüzlerce insan yaşamını yitirecekti.
Sonra sonra kendilerine müslüman diyen birileri başka başka müslümanları katletmek için savaşacak ya da savaştıracak ya da Sam amcanın gönlü hoş olsun diye yapmadık düşmanlık bırakmayacaktı.
İşte Yeni Cihat’ şiirinin asıl gücü de buradan geliyor bence. Bu şiir henüz yazıldığı günlerde bir zaman dürbünüyle bugünlere bakıyor; görmekle kalmıyor, gösteriyor.
Verili koşulları alt alta koyup sağlam bir dünya görüşüyle birleştiren ve elbette çok iyi şair olan biri yapabilir ancak bunu.
Öyle bir kişinin aslında Irak’ta yaşananları bile görmeye gereksinimi yoktur bugünleri anlatmak için.
Bu kişi elbette Ali Yüce gibi usta bir şairse yirmi bir sözcükle bile anlatır olan biteni.
Kamil Akdoğan