“Antakya’yı Keşfetmek”
Mart 2019 tarihli Güney Rüzgarı dergisinde yayımlanan “Antiochepedia: Bir Blog Sayfası ve Düşündürdükleri” başlıklı yazım bir zamanlar tarihin en önemli kentlerinden biri olan Antakya hakkında yurtdışında yapılan ve farkına bile varamadığımız çok önemli çalışmalardan söz ediyor ve özellikle Fransız işgali döneminde Antakya’da yapılan kazılara ve sonuçlarına dikkat çekmek amacını taşıyordu. Yazıda Antakya’da o dönem yapılan kazıların hangi kuruluşların öncülüğünde gerçekleştirildiği hakkında da her yerde bilinen bazı notlar düşmüş ve Princeton Üniversitesi’nin payından da söz etmiştim. Bu yazının bir dergi okuru tarafından Princeton Üniversitesi’nde çalışan Antakyalı bir öğretim görevlisi ile paylaşılması sonucu tarafıma ulaşan bir yazı bağlantısı konu ile ilgili çok somut bilgiler vermesi açısından önem taşıdığı için bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Bağlantı şuydu:
https://www.princeton.edu/news/2018/11/01/uncovering-antioch
“Uncovering Antioch” (Antakya’yı Keşfetmek ya da Antakya’yı Ortaya Çıkarmak şeklinde çevirebiliriz Türkçe’ye) başlıklı bir makale vardı bu bağlantıda ve Julie Clack imzasını taşıyordu. Makalenin yayımlanma tarihi ise 1 Kasım 2018’di.
Princeton Üniversitesi’nin web sayfasında haberler bölümünde yer alan bu yazıyı okuyacakların ilk gözüne çarpacağı şey benzerlerine Antakya Arkeoloji Müzesi’nde rastlayabilecekleri devasa mozaikler olacak. İşte onlardan bir tanesi yaklaşık 6 buçuk metre çapında olan Tethys Mozaiği. Muhtemelen az sayıda Antakyalı tarafından bilinen bu mozaik Harvard Üniversitesi’nin İdari İşler Binasının lobisinde sergileniyor. Sanki bütün bina, lobisinde bu mozaik olacak gibi tasarlanmış düşüncesi yaratıyor insanda. Bu mozaiğin bir benzeri ise halen ve neyse ki Antakya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Okeanos ve ve Tethys Mozaiği… O da öyle bir mozaik ki müzenin ve neredeyse Antakya’nın simgelerinden biri olmuş, hakkında nice bilgilere ulaşacağımız, sayısız kitaplara, broşürlere girmiş…
Sitedeki yazının ana görselini oluşturan fotoğraf ise halen Worcester Sanat Müzesi’nin lobisinde sergilenen Avlanma Sahnesi Mozaiği. Müzenin kuruluş tarihi bu mozaiğin bulunmasından çok daha önceye rastlasa da, bu mozaik de sanki süslediği binanın kendisi için tasarlandığı izlenimi veriyor.
Yazıda sözü geçen ve görselleri verilen eserler sadece mozaikler değil; mermer heykeller, sikkeler, antik eşyalar, heykelcikler ve diğerleri… Antakya’nın Princeton Üniversitesi’nde nasıl kapsamlı bir akademik ve meraklı bir çalışma ile incelendiğini de bu makalede ve beraberinde yayımlanan fotoğraflarda görmek mümkün.
Ama satır aralarında geçen bir ayrıntı ise en az bu muhteşem mozaikler kadar önemli bir bilgiyi veriyor. Bu bilgi Antakya’dan yurtdışına çıkarılan tarihi eserlerin niceliğinin farkına varmak açısından çok önemli…
Tam 40 bin Antakya kökenli sikkeden oluşan bir koleksiyonun sözü geçiyor bu sitede. Yazıyla kırk bin Antakyalı sikke…
Ebay gibi internet üzerinden faaliyet yürüten alışveriş sitelerinde çok kolay bulunabilecek Antakya sikkelerinden bir tanesinin fiyatı ise 3995 dolara kadar çıkabiliyor. (Bkz: https://www.ebay.com/sch/4735/i.html?_from=R40&_nkw=antioch&LH_TitleDesc=0&_sop=16 ) Elbette çok daha düşük fiyatlarla, tabiri caizse sudan ucuz rakamlarda sikkeler de mevcut. Ama hangilerinin hemşerilerimiz tarafından hamallığının yapılıp, hemşerilerimiz tarafından adlarının dahi telaffuz edilemeyeceği lobi salonlarında sergilenmek üzere gemilere yüklendiğini tahmin etmek için fayda maliyet analizi yapmaya gerek yok.