EKİM DEVRİMİ 100. YAŞINDA
Kışlık sarayın yüzlerce yıllık bir hanedanın bütün ihtişamını gösteren merdivenlerinde ne sağa sola can havliyle koşturan muhafızlar var, ne de hayatlarında ilk kez adımladıkları basamakların dünyayı değiştirecek bir yürüyüşe evrilmek üzere olduğunu algılayacak kadar bilinçli proleterler. Bundan tam 100 yıl önce devrimin ilk mermileriyle saldırıyı başlatan Aurora zırhlısı da hala aynı sularda demir atmış duruyor ama içinde ne Bolşevik denizciler görev yapıyor şimdi ne de gemi yeni ufuklara açılmak için hazır. Meraklı gözler, şaşkın bakışlar 100. yıldönümünde Büyük Ekim Devrimi’nin ayak izlerini rant kapısına çevirmiş turizm şirketlerinin müşterilerine ait.
Yerkürenin dört bir yanından düzenlenmiş turlar Sovyet Devrimi’nin yüzüncü yıldönümünde dünyayı sarsan on günün en bolşevik mekanlarını kapsamına almış. Lenin’in St. Petersburg’a giriş yaptığı Finlandiya İstasyonu, Askeri Komite’nin yerleştiği ve en kritik kararların alındığı Smolniy Enstitüsü, İşçi Sovyetlerinin merkezi Kirov Fabrikası, Lenin’in mezarına da ev sahipliği yapan Kızıl Meydan…
1848 yılında Marx’ın kaleme aldığı Komünist Manifesto’nun Sovyetler Birliği’nde ete kemiğe büründüğü her yer sanki günümüz Rusyası’nda üretim araçları gerçek sahiplerine geçmiş gibi müzeye çevrilmiş. O devrimi yaratan koşullar sanki tarihin çöp sepetine atılmış gibi ellerinde fotoğraf makineleriyle dolaşan binlerce turist Avrupa’nın üzerinde dolaşan hayaletin Rusya’da nasıl göründüğünü anlamaya çalışıyor belki de.
Oysa 1917’deki devrimin ilk aldığı kararlar insanlığın daha güzel olması için alınması gereken kararların başında geliyor günümüzde de. Adil ve demokratik bir barış, toprak dağıtımı, üretim ve bölüşüm üzerinde emekçilerin inisiyatifi, bankaların kamusallaştırılması…
Devrimin ardından kurulan sosyalist deneyim eğrisiyle doğrusuyla bu acil ihtiyaçlar konusunda adımlar da atmıştı elbet. Rusya’daki en büyük gücü ve zenginliği elinde bulunduran büyük toprak ve sermaye sahipleri ile aristokratların gücü çökertilmiş, üretim araçlarının mülkiyeti üretenlere devredilmiş, adına sovyet denilen her kesimden emekçilerin oluşturduğu meclisler tarımda, sanayide, sağlıkta, sporda emsalsiz başarılara imza atmış, okuma yazma oranı kısa bir sürede yüzde yüzlere ulaştırılmış, tarihin gördüğü en büyük barbarlık olan Hitler faşizmi dize getirilmiş, uzaya ilk insan gönderilmiş, dünyanın üçte birine etki salınmıştı.
Ama yetmemişti.
Tüm bu adımlar tarihsel ve kindar bir emperyalist düşmanlığın da etkisiyle 1990 ve takip eden yıllarda Glasnost ve Perestroyka süreçleriyle kesilmiş, tarihin gördüğü ilk sosyalist devrim yenilgiye uğratılmıştı. Çarlık Rusyası’ndaki egemenlerin yerini bir çırpıda devasa servetlere ulaşan oligarklar almış; evsizlik, yoksulluk ve işsizlik geniş Rusya topraklarının unuttuğu köşelerden “kader” olup yeniden çıkmıştı.
Bu yenilgi binlerce yıllık insanlık tarihinde daha güzel bir dünya kurmak isteyenlerin uğradığı ne ilk yenilgi ne de sonuncusu olacak oysa ki. Ama o güzel projenin gerekçeleri tıpkı yüzyıl öncesinde olduğu gibi bugün de dünyanın her köşesinde bütün yakıcılığıyla hissediliyorsa, 19. Yüzyıl’da “Avrupa’nın üzerinde dolaşan hayalet” belki biraz daha yukarıda olsa da emeğin sömürüldüğü her coğrafyada görülmeye devam edecek.
Ekim Devrimi’nin Yüzüncü Yıldönümü Kutlu Olsun!
Bu yazı ODTÜlüler Bülteni‘nde yayımlanmıştır.