Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

KAVAFİS ŞİİRLERİNDEKİ ANTAKYA

KAVAFİS ŞİİRLERİNDEKİ ANTAKYA

Sadece çağdaş Yunan şiirinin değil, çağdaş dünya şiirinin en önemli şairlerinden biri
kabul edilen Konstantinos Kavafis 1863 yılında İskenderiye’de doğmuş, 1933
yılında yine bu şehirde hayata gözlerini yummuştur.

Çoğunlukla antik Yunan tarihini konu alan şiirlerinde; yaşanmış ya da gerçeğe yakın olaylara karşı kimi zaman alaycı, kimi zaman eleştirel bir üslubu vardır. İstanbul,
İskenderiye, Antakya gibi Helen izlerinin günümüzde de görüldüğü şehirleri
dolaşmış, buralarda pek çok şiirini kaleme almıştır. Kendisi tarafından kabul
edilen 154 tane şiiri vardır[1]  ve bu şiirlerden on dört tanesinde Antakya’nın adı geçmekte ya da doğrudan konu edilmektedir. O’dur (1909),  Atikalı
İrodis (1912)
Aristovulos (1918) , Şanlı Antiohos’a (1922),  Antiohyalı Temetos (1925); Suriye’den Ayrılan Sofist (1926)  bunlardan bazılarıdır.

1927 yılında kaleme aldığı Eskiden Beri Yunan isimli şiirinde Antakya’nın “görkemli saraylar”, “güzel yollar”, “güzelim sayfiyeler” kenti olduğunu yazar. Bu kent aynı zamanda “ünlü kralların kenti’dir,  “çok zengin ve akıllı tüccarlara sahip”tir.

1933 yılında yazdığı Antiohya Dolaylarında isimli şiirde Defne’den ve Apollon’dan söz eder. Defne’de bulunan çok sayıda mezardan birinin de “muzaffer şehit” diye tanımladığı Vavilas’a ait olduğunu ekler.[2]

1930 tarihinde yazdığı Gereğine Baksaydı isimli şiirinde Antakya’nın insanı nasıl yoldan çıkaracak denli acımasız bir şehir olduğunu anlatır.

Evsiz
barksız meteliksiz kaldım

Bütün
servetimi yedi yuttu

Şu kahrolası
Antiohya kenti

1931 yılında yazdığı İ.Ö 200 Yıllarında isimli şiirinde dönemin en güçlü uygarlıklarından birini yaratmış atalarından ve o uygarlığın bileşenlerinden biri olan Antiohyalılardan söz eder.

1929 yılında yazdığı Aleksandros İaneos ve Aleksandra
isimli şiirinde M.Ö. 186 tarihinde kanlı bir biçimde bastırılan Makabe
ayaklanmasını anlatır ve dönemin Antiohya hükümdarlarını eleştirir.

Sona erdi
her türlü boyun eğme

Küstah Antiohya
hükümdarlarına

İulianos ve Antiohyalılar isimli 1926’da yazdığı şiirde ise yine milattan önceki dönemlerden bir Antakya kurgusu vardır. Bu kurgu içinde kimi zengin Antakyalıların ahlaksızlığa varan yaşamlarından söz eder.

Ahlaksızdılar
biraz- belki de fazla –

Evet öyle.
Ama hoşnuttular

Yaşamlarının
dillere düşmesinden Antiohya’ da

Yine 1926
yılında Rahip ve Laiklerden Büyük bir Alay isimli şiirinde Antakya’da gerçekleştirilen bir törenin resmi vardır:

Bir rahipler
ve laikler alayı-

Bütün meslek
kuruluşları temsil edilmiş surumda-

Geçiyor
sokaklarından, alanlarından ve

Sur
kapılarından ünlü Antiohya kentinin

Antakya’yı
çok sevdiğini belli eden bir şiiri ise Aleksandros Valas’ın Kayırması ismini taşır. 1921 yılında yazdığı bu şiirde Antakya’nın en ünlü genci diye tanımladığı bir karakter yaratır ve onu konuşturur:

Ah, arabamın
kırık bir tekerleği üzmez beni

Ne de
yerinirim yitirdim diye bir gülünç zaferi

İyi şaraplar
içerek, güzel güller arasında

Geçireceğim
geceyi. Benim ellerimde tüm Antiohya

Not:
Yazıdaki şiirler Herkül Milas ve Özdemir İnce tarafından Türkçe’ye çevrilen
Konstantinos Kavafis Bütün Şiirleri (Varlık Yayınları, 1990) isimli kitaptan
alınmıştır.


[1]
Ölümünden sonra da 75 şiiri daha gün ışığına çıkarılmıştır.

[2]
Ölümünden sonra (MS 250) Defne’ye  gömülen Antiohya piskoposu

Not: Bu yazı Güney Rüzgarı dergisi 175. Sayıda   yayımlandı