Hatice Eğilmez Kaya
Bir Kazak ve Dilsiz Hüznü Sanki kasabanın en işlek yerindeki parkta -çünkü bence burası da bir kasaba- uzun boylu, yaşlı bir adam oturuyordu. Belki de bana öyle geldi. Yoksa dün mü görmü... Devamını oku
Agop’un Kazı Çok eski zamanlarda, tarih kitapları henüz yazılmadan da önce… Elbette bizim güzel ülkemizden fersah fersah uzaklarda, Agop adında bir adamcağız yaşardı. Adamcağız dediğim... Devamını oku
iki ayrı tutsak kederimden ödünç al nakkaş biraz da neşemden avuç içindeki laleyi turuncuya çal sonra bırak bulansın bütün bahçelerimiz hüzne baştan ayağa evvel zamanlardan bir... Devamını oku
Yolculuk Telaşı “ay ışığı suda durmaz / insanoğlu dünyada …” Ay ışığı su gibidir İnsanoğlu dünya Sarışın bir gölgedir keder İkindi vakti gönle düşer Tahammül güçsüz kalmıştır artık Gün batım... Devamını oku
eyyamı bahar için bulutsa eğer şu gökyüzündeki gerçekten yanıltmıyorsa beni gözlerimde titreyen aksi ben de bir kadın olmalıyım belki de kabristan yakınlarında şoseye fırlayan belirsiz bir g... Devamını oku
hüsn, aşk ve rint hüsn çiçekleri severdi belki de nazdar ve narin adımlarla gül bahçesine uğrardı zaman zaman gelişiyle hüsnün çimende yapraklar titrerlerdi yerlerinde semadan... Devamını oku
buhurdan ayna akşam güneşinin zemine değen aksi paslı makasıyla keser etekleri tülden düşsel bir entariyi asılır kalır özürler kurumuş ağaç dallarına titrek parmaklarıyla göğe tutunur yaba... Devamını oku
tülden ince kim ne derse desin koyu kahve gözleri var bu şehrin kaldırımlarında gramafon öksüzü sesler ılıman bir rüzgardan arta kalır gümüş tepsiye konup göçen gecesi düştü düşecek d... Devamını oku
nefesin dağılır serçeler konar dallara, serçeler havalanır. telgraf direklerinden, silinip gitmiştir oysa eski nameler. yorgun düşmüştür çoktan, boşluğu tıkırdatması, uzun ve ince parmakla... Devamını oku
serencamı bir ömrün eylülde yağmur ince keskin yağdığında pasaporttan günün ölümünü seyeredebilirdik birlikte belki de akşamlar tüterdi alaca karanlık ve hüzünle has bahçede açan gülden ziya... Devamını oku