Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

Asi Destanı – Sabahattin Yalkın

ASİ DESTANI – SABAHATTİN YALKIN
Sabahattin Yalkın’ın Asi Destanı isimli şiir kitabı 2001 yılında Kültür Bakanlığı Yayınları tarafından yayımlanmış. Birinci baskısı 4000 adet basılan kitap 106 sayfadan oluşmakta ve her biri 13 adet şiir içeren 5 bölümden oluşmakta.
Kitabın arka kapağında şairimiz şöyle tanıtılıyor:
“Sabahattin Yalkın; 1934 Antakya-Hatay doğumlu. İlk, orta ve liseyi Antakya’da, üniversiteyi İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamladı. Birer kamu kuruluşu olan Devlet Su İşleri (DSİ) ve Elektrik İşleri Etüt İdaresi’nde (EİE) daire başkanlığına kadar çeşitli kademelerde y. Mühendis-hidrolojist olarak görev yaptı.1993’de emekli oldu. Bu arada  Macaristan’da Budapeşte Teknik Üniversitesi – VİTUKİ işbirliğiyle (1970) ve Hollanda’da Delft Teknoloji Enstitüsü’nde (1973-1974) hidroloji (su) konusunda lisansüstü eğitim gördü. İngilizce bilmektedir. Evlidir, bir kızı var. Edebiyata, şiire lise yıllarında başladı. Şiirleri yerel gazetelerde, daha sonra YELKEN, YEDİTEPE, TÜRK DİLİ, DOST, İMECE gibi dergilerde TOPALOĞLU soyadı ile yayımlandı. İlk şiirlerini AKDENİZ DELİSİ (1988) altında toplandı. 1992 yılında GÜNEY GÜNEŞİ (Hatay Şiirleri) ve BÜTÜN YÜZLERİM ANADOLU, 1994 yılında AŞKDENİZ, 1995 yılında ÇOCUK DELİCELERİ(1994 Çankaya Belediyesi ve DAMAR Dergisi Çocuk Şiirleri Dalında Birincilik Ödülü), 1996 yılında SABAHI DÜŞÜNMEK adlı şiir kitapları yayımlandı. Yayımlanmamış BEYAZ KAN adlı bir dosyası var. (1994 Sabri Altınel şiir yarışmasında üçüncülük ödülü) Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlanmaktadır.”
Asi Destanı’nın bölümleri; Beni Güneşsiz Bırakma, Bitmem Güneş Bitmeyince, Kerbela Belası, Fransız Yılları ve Antakya Manzaraları isimlerini taşıyor.
Beni Güneşsiz Bırakma başlığını taşıyan bölümden bir şiir: Amanoslu Humbaba’nın Öyküsü.
1. Geyik etine düşkündü
Amanos Dağları’nın sedir ormanlarında
Çakmak taşı oklarla vurduğu
   Gılgamış’a anlattığı
2. Karnı ağrıdığında
Memengiş yağıyla ovardı kadınları
Ağrılı noktaları
   Gılgamış’a anlattığı
3. Rahatlayınca bir an
Çullanırdı kasıklarına
Bedenleşirdi homurtulu homurtulu
   Gılgamış’a anlattığı
4. Zamanla huy edindi karın ağrısını
Ovalasınlar diye kadınlar
Orasını burasını
   Gılgamış’a anlattığı
Bitmem Güneş Bitmeyince başlığını taşıyan ikinci bölümden bir şiir: Asi.
1.Ve dalgalar
Ve dalgalar
Çarptıkça Mina göklerine
Orda Asi’nin denize döküldüğü yerde
Bir sürü yıldız karışır köpüklere
Soyunur akşamın kızlığına masal yaratıkları
Başlar insancıl kucaklaşmalar
2.Ve gemiler
Ve gemiler
Vurdukça kutsal Hızır kumsallarına
Orda Asi’nin denize döküldüğü yerde
Dudak dudağa kalır gece bir başka geceyle
Bırakır kılıçlarını Romalı savaşçılar
Oynaşlarına lir çalarlar
3.Ve ben doğdum
Ve ben yaşadım
Melez sevdalarda zilzurna Antakya
Orda Asi’nin denize döküldüğü yerde
Eski hazlar büyür kanda
Titrek parmak uçları bel altında
Günahcıl yaşamını arar
Kitabın Kerbela Belası başlığını taşıyan üçüncü bölümünden bir şiir: Keldağ’ın Bulutları.
1.Güneyde Keldağ’ın ressam bulutları
Akdeniz’den aldıkları bereketli yağmurları
Gizli gizli karınlarında taşırlar
Şıh Hıdır’ın tütsü kokulu dalgaları
Yalaya yalaya dualar kumsalları
2.Ta Romalılardan kalma
Dört gözlü Cassius yıldızı
Bir büyür bir küçülür akşamları
Yorgunluğunu serer yere sereserpe
Sevişme öncesi Lövşiye kadınları
3.Tohumlar düşünce dölyollarına
Erinin kollarında uyur bütün gece
Fatima’sı Zehra’sı Nadya’sı
Türküler duyulur uzaktan uzağa
Anlaşılmaz hangi dilden sevdası
4.Asi’nin suladığı topraklarda
Gelinler doğurmazsa yıl aşımında
Biber acısı bir kalp ağrısı
Güneşi sabaha uyarmadan
Ne sevda uyur ne de kan
Fransız Yılları başlığını taşıyan dördüncü bölümden bir şiir: Fransız İşgal Döneminden Sesler
1. Alır başını gider Kızıldağ’a buran ışık
Açar gözlerini gece
Yaşam vurgunu
Saatin tik-taklarında ölüm
Bir sağa bir sola
Saatin tik-takları yeter bana
2. Alır başını gider Cebrail Tepesi’ndeki meltem
Büyür suskun bıçaklar
Yataklarında kan uyur
Düşen her yaprakta
Çiçekler acıyla burkulur
Ağaçların hışırtısı yeter bana
3. Alır başını gider lejyon adımlar
Kocaman ağzını açar gök
Yaralı bir nara
Çarpar yasaklı duvarlara
Can zilleri şurda burda
Soluduğum hava yeter bana
Ve kitabın son bölümü olan Antakya Manzaraları’ndan bir şiir: Antakya Müzesini Gezerken.
1. Orontes aklancası boyunca
Başına buyruk ikindi yeli
Elini tutuyorum mozaiklerden çıkan kızın
Taşlaşmış adını bilmiyor
Öpülgen dudaklarında eski bir anı gizli
Konuşmuyor
2. Roma hamamında
Yan uzanmış yataklığına
Baalbekli yosma
Amanos Dağları’nın mor üzümleri ağzında
Ayak ucunda yelpazeli kadın
Çıplanmış anadan doğma
3. Ay vurgunu gecelerin birinde
Soyunmuş kılıcını kalkanını
Antiochus’un son komutanı
Ve melez bir şarkı
Defne kokulu yataklarda
Bırakmış notalarını