Kitaptan notlar:
Kitabın yazarı doktor Celile Celil SSCB dönemi Bilimler Akademisi’nden kitap 19. Yüzyıl’daki Osmanlı Kürt ilişkilerini ve asıl olarak da emirlikleri, ayaklanmaları anlatıyor.
19. Yüzyıl’ın ilk yarısı Kürtlerin tarihinde önemli bir yer tutuyor. Bu süre icinde birçok Kürt emirliği en parlak dönemlerini yaşıyorlar. 1515 Çaldıran Savaşı’ndan sonra Yavuz Sultan Selim Kürtlere özerklik derecesinde yetkiler vermişti. Bu yetkilerle birçok Kürt beyliği kendi sınırları içinde egemenliklerini kurmuş ve Osmanlı ile aralarında vergi ve asker verme dışında hemen hiç ilişkileri kalmamış. İşte bu durum 19. Yüzyıl’da artık bağımsızlık noktasına kadar gelmiş. Artık Osmanlı’ya bağımlılık sadece resmidir. Pratikte çok fazla bir önemi yoktur.
Bağımsız denebilecek Kürt beylikleri (emirlikleri) Baban, Soran, Bahdinan, Hakkari, Bohtan, Amediye idi. Bunlar içinde Soran ve Bohtan emirlikleri de daha bir ön plana çıkıyordu.
Soran emirliği denince de akla dönemin ünlü isimlerinden Mir Muhammed geliyor. Mir Muhammed dini bir önder olmasına rağmen Osmanlı’ya karşı en büyük ayaklanmalardan birini gerçekleştirdi. Bağımsızlığını ispat etmek için sikkeler bastırdı, silah fabrikası kurdu. Asayişi sağlamak için parmak kesmeden öldürmeye dek çok ağır cezalar uyguladı. Mir Muhammed’in tüm bu işleri yaptıgı sıralarda Osmanlı devletinde önemli bir kriz vardı.
Yıllardır Ruslarla yapılan savaşlar ve yenilgiler, Mısır’ın başkaldırması vb. Bunun sonucunda halkın ekonomik durumu da çok kötü idi. Bu yüzden Mir Muhammed geniş kitlelerden kolay destek buldu. Denebilir ki hakim olduğu bölge içinde (Soran bölgesi) -kuzey sınırları Hakkari ve İran toprakları, güney sınırları Kerkük’ün güneyi- devletten pek bir farkı yoktu. Ordusu, yöneticileri, yargı mekanizmaları (şeriat ağırlıklı). Düzenli vergi alıyordu. Tabii ki tüm bunlar Osmanlı’nın hiç de hoşuna gitmeyen şeylerdi ve 1833 yılında Mir Muhammed’i ezmek için özel bir ordu toplandı ve adına da ‘ceza müfrezesi’ dendi. 1836’da Mir Muhammed yenildi kendisi İstanbul’a götürüldü sonra güya ülkesine dönmesine izin verildi ancak dönüş yolunda öldürüldü.
Mir Muhammed’in bastırılmasından sonra Osmanlılar önemli oranda denetim sağladılar. Ta ki Bedirhan’a kadar. Bedirhan sülalesi Kürt tarihinde çok onemli ailelerden birisi. Hemen her ayaklanmada Bedirhanlardan biri mutlaka var.
Bedirhan Bohtan emiri.
Bedirhan Mir Muhammed’in savaştığı Osmanlı ordusundan özellikle kendi silahlı güçlerini koruyor (savaşmadan) daha sonra ise kendi isyanını başlatıyor. Osmanlı’ya vergi vermiyor, asker vermiyor. Ermenileri Asurluları birlikte savaşa çağırıyor. Asurlular; Süryaniler, Keldaniler ve Nesturiler için kullanılan bur üst kimlik. Süryaniler kökenleri net değilse de Suriyeli hristiyanlar. Arami ve Asurlu olduklarına yönelik iki iddia var. Ortodoks hristiyanlar. Keldaniler ve Nesturiler ise katolik. Aralarındaki en önemli fark bu mezhep farkı. Hepsinin dili Süryanice.
Bedirhan da Osmanlı’nın içinde bulunduğu zor koşullardan faydalanıyor. O da Mir Muhammed gibi ülkesinde tam bir asayiş sağlıyor. Haydutluk vb hemen hemen yok oluyor. Rüşveti, yaltakçılığı yok ediyor ( ki bunlar Osmanlı’da çok yaygın). Ancak Asurlulara çok sert davranıyor. Bunda en önemli etken de emperyalist ülkelerin özellikle İngilizlerin ayak oyunları. Hristiyanlığı kullanarak bölgede Asurlular sayesinde denetimi ele geçirmek istiyorlar. Toprak verme gibi vaatlerde bulunup kışkırtıyorlar. Bedirhan da büyük bir katliam tapıyor. Asurlular da Osmanlı’dan yardım istiyor ve Osmanlı ordusu Bedirhan’ı mağlup ediyor.
Bedirhan sülalesinden birçok kisi ilerideki Kürt hareketlerine önderlik etmeye devam ediyor.