Gülümseyen Bebek
Levent Seçer
Yine unuttuğum bir zamanda posta kutumu açtığımda yılda bir kere de olsa gördüğüm yazısından anlamıştım Levent Seçer’in yeni bir kitap çıkardığını. Bir türlü tanışamadığım ama güzel bir insan olduğunu önceki kitaplarından bildiğim bu insan yine eminim güzel şeyler yazmıştı:
İşte daha ilk denemesinde, Senin Adın Kısacık Hayat’ta şöyle diyordu örneğin: “Kendim için, herkes için tüm güzellikleri paylaşmak”… Bireyselliğin, bencilliğin en tepeden en alta kadar yayıldığı, adeta bir ideoloji gibi iliklere, kemiklere işlendiği günümüzde böyle şeyleri yazan kişi çok kalmadı maalesef.
Prof. Dr. Levent Seçer’in Gülümseyen Bebek isimli kitabı Aralık 2018’de Barış Kitap tarafından yayımlanmış. Kitap on üç bölümden oluşuyor:
Önsöz, Senin Adın Kısacık Hayat, Hayat Şarkısı, Bahri Baba, Gülümseyen Bebek I, Gülümseyen Bebek II, Beraber Ağladık Kadere, Adı Konulamayan Kader, Gecenin Sessizliği, Acının Sevince Dönüştüğü Gün, Murtaza Efendi Konağı, Akşam Sefası ve Levent Seçer…
Önsöz’deki şu sözler nasıl bir kitap okuyacağınızın ilk işaretlerini veriyor:
“Keşke her insan gözlerini bir gün bir an kapadığında, hayata bakıp neler yaşayacağını bile bilmeyen kirlenmemiş, saf duyguların sıcaklığında bir bebek gibi görebilse kendisini. İşte hayat; dostluklar, sevinçler, sevgiler daima aynı sadelikte, saflıkta kirlenmeden yaşanır halde kalacaktır. Ama bugünün dünya gerçeğinde ne yazık ki bu duyguların yaşanması mümkün değil.”
Kitabın hikayelerinde yurdumuzun herhangi bir bölgesinde sıkça görülen insan manzaraları, toplumsal kesitler, dramlar var. Özel isimlerin yerini pekâlâ kendi tanıklıklarınızdan biriyle yer değiştirebilirsiniz.
Anadolu insanının yüzyıllardır çektiği acıları her öyküde bulabilirsiniz. Barlara pavyonlara düşen kadınlar, İstemediği bir çocuğa hamile kalanlar, sağlıksız koşullar, kahvehane köşeleri, hastalıklar, sakatlıklar… İşçiler, eskiciler, hamallar… Haksızlıklar, adaletsizlikler, emek sömürüsü… Elbette aşk, özlem Levent Seçer’in bildiğim tüm eserlerindeki gibi önemli yerini almış Gülümseyen Bebek’te de.
Kendi adıma en beğendiğim ve en dokunaklı bulduğum öykü Bahri Baba idi. Adana’nın yoksul mahallelerinden birinde yaşamı acılarla geçmiş bir ihtiyar Bahri Baba. Hayatla sınavı onu dünyaya bağlayan biricik varlığı olan kızını kaybetmesine rağmen devam ediyor.
Kitaptan Seçmeler:
“Kimsesizler mekânında bir sabah ağlarken tanıdığı o muhteşem kadını, o olmadan sevecekti” (Hayat Şarkısı, Sayfa 16)
“Küçücük yaşına rağmen acılarla dolu yılların ağırlığını sonunda ayağını kaybederek ödemişti” (Bahri Baba, Sayfa 21)
“Ben onun daima gülümseyen bebeği olarak kalacağım, ona söz verdim okuyacağım, neye mal olursa olsun başaracağım, doktor olacağım” (Gülümseyen Bebek II, Sayfa 51)
“Kendi kuşağının kavruk çocuklarıydık biz” (Beraber Ağladık Kadere, Sayfa 53)
“Ama inandığı tek şey, bir gün adını koyamadığı kaderi yenecekti” (Adı Konulamayan Kader, Sayfa 68)