Soluk Bir An, Behçet Çelik
Behçet Çelik’in yayımlandığı tarihten bugüne ilgiyle okunan kitabı Soluk Bir An, İletişim Yayınları tarafından yeniden yayımlanıyor. Her adımında hayatın farklı bir zorluğuyla karşı karşıya kalan Taner’in, içinden aşkın ve tutkunun da geçtiği hikâyesini anlatıyor Çelik ve bunu da bireyin iç dünyasının derinliklerine inmemize imkân tanıyan, sarsıcı bir anlatım ile yapıyor. Çağdaş edebiyatımızın en önemli yazarlarından birinin kaleminden usta işi bir roman…
Gençliğinde başka türlü olabileceğine inanmış olsa da, ilk zorlukta tökezleyip başkalarının adımlarıyla oluşmuş patikalardan yürümeyi seçen Taner, bir gece o âna dek eksikliğinin farkında bile olmadığı bir tutkuya kapılır. Zamanın durduğuna, korkunç ağırlığının hafiflediğine tanık olur. Fakat ne peşinden gidebileceği ne hissetmemeyi başarabileceği bir şeydir bu tutku onun için.
Soluk Bir An, duyguların dişleri kamaştıran, baş döndüren tekinsizliğiyle güvenli olduğu zannedilen patikalar arasındaki gelgitlerin romanı.
Behçet Çelik, incelikli ve duru anlatımıyla bir erkeğin iç dünyasına çekiyor bizi, oradaki karmaşayı, zaafları, hesapları, duyarlıkları gözlerimizin önüne seriyor. Bu, aynı zamanda aşkın bir solukta zamanı nasıl genleştirdiğinin de hikâyesi.
Dikiz aynasından Esra’yı görebiliyordu gerçi. Gevşemiş, sessizleşmiş, yorgunluğun çöktüğü yüzüyle farklı bir güzellik kuşanmıştı (insanı yanına kıvrılmaya, sarılıp uyumaya çağıran bir güzellik); başını cama dayayıp şehrin gece manzarasına bakarak kim bilir ne düşünüyor, kimi düşlüyordu. Olmayacak şeyler yapmaya hazır görünüyordu. Epeydir arayıp sormadığı birini arayabilir, ertesi gün pişman olacağını bildiği halde gidip onunla yatabilirdi mesela. Bunu görüyordu Esra’nın aynadaki yansısında. [Kitaptan alıntı]