Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

KİTAP NOTLARI: SAVAŞÇI (DOĞAN CÜCELOĞLU)

KİTAP NOTLARI: SAVAŞÇI (DOĞAN CÜCELOĞLU)
(Doğan Cüceloğlu – 1999

e.e. cummings der ki;

Seni diğerlerinden farksız yapmaya

Bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada

Kendin olarak kalabilmek,

Dünyanın en zor savaşını vermek demektir

Bu savaş bir başladı mı,

Artık hiç bitmez!…

“… Anlamını yitiren bir yaşamın temel sorunu, kendi yaşamının dansını yapamamaktır; ‘mış gibi’ yaşamaktır. Arayışa geçmek zamanı gelmiştir.

Farkına varınca uyanış başlıyor. İkinci bölümde uyanıştan söz ediyoruz. Kişi ancak uyandıktan sonra, daha önce uyuyor olduğunu kavrıyor. Uyuyan uyuduğunu bilmezse, gördüğünün rüya olduğunu anlayamaz.

Peki, ne yapayım, şimdi? Niyet edelim… Anlamlı ve coşkulu bir yarın yaratmaya bilmediğimizi bilmediğimizin farkında olarak, ikisi arasındaki farkın bilincinde gerçeğe sürekli saygılı olarak…

Yarını yaratmak için güçlü olmak gerekir. Gücümüz nereden gelecek? “kim olduğunu bil,” diyoruz; “Kişinin gerçek gücü orada. Ve devam ediyoruz. Nasıl konuşacağını bil, kiminle, neyi, nerede, ne zaman ve nasıl konuşacaksın? Ve en önemlisi, niçin konuşacaksın? Bil.”…

Yaşam kimin sorumluluğu?…

“Şimdi ve şu anı yaşama tembelliği” neden bu kadar yaygın? Neden görmeyiz bize bakan gözleri, neden kırarız gönülleri, neden pişmanlıklar içinde yuvarlanır gideriz?…

Peki bu sıradan insan, kaybolmuş, güçsüz insan savaşçı olabilir mi?

Evet!

Nasıl?

Değişerek!

Nasıl değişir?

Farkına vararak ve farkına vardığını yaşayarak

1.    ARAYIŞ

·        “Anlam arayışında ilk adım, kritik ve can alıcı soruları sorabilmektir. İkinci adım ise soruların yanıtını aramaktır”

“ Hasta bana gelip derdini anlattığında, depresyonun altındaki anlamsızlık ve umutsuzluk duygusunun onun gerçek yaşamından kaynaklanabileceğini söyledim, ve bu anlamsızlık duygusunun önemli şeylere işaret edebilecek kendini insanlığa adamış birçok insanın ilk başlarda bu tür depresyonlardan geçtiğini ve bu depresyon sırasında insanlığa hizmet edebilecek fırsatlar yarattıklarına işaret ettim. Anlamsızlık duygusunu itmeden onu bir arkadaş olarak kabul etmeli; anlamsızlık duygusunu bir öğretmen gibi düşünüp onun öğreteceği şeylere açık olmak dedim, Araştırıcı tutumu içinde şimdi içinde bulunduğun bu durum bana ne öğretmek istiyor diye düşünmenin değerli bir tutum olduğunu belirttim.”

FARKINDA OLUŞ KATMANLARI

Gestalt terapisinin kurucusu Frederick S.Parls adında bir düşünür üç tür farkında olma alanı tanımlar.

1.      Kişinin kendinin farkında olması

2.      Dış dünyanın farkında oluş

3.      1 ve 3’ün arasında yer alır, dil ve kültürün yer aldığı dünyadır.

·        “Bu orta katman her şeyi kaplayarak, kişinin özgün benliği ile ilişkisini kesmeye başlar” der. Perls. Bu orta katman deneyimli öğretmenlerin sözlerini, sizin annenizin ve babanızın inançlarını, toplumun eğitimle ilgili değerlerini içerir. Bu orta katman sizin kendi özünüzün ne olduğu ile ilgili algılamanıza olanak vermez. Kendi özünüzü algılayabilmeniz için bu orta katmanın etkisinden kurtulmanız, yani daha önce sözünü ettiğimiz hapishanenin farkına varmanız gerekir. İşte bu farkına varışa “uyanış” diyorum.

·        “Kafese konmuş hayvanları gözlediniz mi?”

·        “Evet gözledim. Ne demek istediğinizi anlıyorum. Kafesteki bir aslan gördüğüm zaman ne kadar içimin burkulduğunu hatırlıyorum. Zavallı o kafeste kendisi, yani aslan demiyordu ve onun kafesindeki çaresiz gezinişi beni çok üzmüştü.”

·        Bonzaİ: Japonların yetiştirdiği bodur ağaç

·        “Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasından kaybolur, içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.” (arl jung (Psikolog) – s.54

3. NİYET

·        Aikido’nun kurucusu Japon usta Veshiba,

Aikido hiçbir zaman bir saldırı aracı olarak kullanılmamalıydı.

·        Savaşçı, gözlemleyen bilincini sürekli canlı tutabilmeyi başaran bir insandır

·        “… savaşçı sürekli, ‘ben şimdi bu insanla niçin konuşuyorum?’ ‘ben şimdi niçin burada oturmuş yemek yiyorum?’ soruların farkında olan birisi.”

·        Bir savaşçıyı diğer sıradan insanlardan ayıran en önemli öğe, onun kendine özgü niyetidir.

·        “savaşçı olmaya niyet ederek ve bir savaşçı gibi yaşamaya özen göstererek.”

·        Savaşçının kendine özgü bir amaç, hedefi niyeti vardır.

·        O da bir mistik gibi niyetinin temizliğine öne verir. Ama savaşçı bir eylem insanıdır. Mistik sadece bilmekle, gözlemekle yetinebilir. Savaşçı kendi yaşamının tümünü niyetinin sağlığı üzerine kurmuştur.

·        O içten değilse hiçbir zaman-olmaz-çünkü hiç kimse gerçek savaşçının dış görünümünden onun savaşçı olduğunu anlayamaz. Savaşçı ancak bir savaşçı tutumu içinde yaşamaya kendini adadığı zaman ve hiç kimseden övgü beklemeden, destek ve takdir beklemeden sırf kendi yaşamanın anlamı için kendini buna adadığı zaman savaşçı olma yolunda adım atmış olur.

·        O başkası için değil kendi gönlü, kendi niyeti ile kendi yaşamı için savaşçıdır.

·        Kendini aldatmakla başlar

·        Kişisel bütünlük içinde olmak vazgeçilmez bir ön koşuldur.

·        İçimdeki gerçek niyet ile yapılan davranışın uyumlu olması

·        “Gözlemleyen bilince ulaşmış savaşçı bir ortama girdiği zaman ‘bir ortamdan neler öğrenebilirim’ “büyük resme nasıl hizmet edebilirim”, “ortama nasıl bir artı değer katarak hayatımı daha anlamlı kılabilirim” niyetiyle bakarken güdülenmiş biri, aynı ortama ‘kimi kendi yararım için kullanabilirim’ diye bakar.”

·        Önce kendi niyetinin, güdülerinin, isteklerinin farkındadır.

·        “… en büyük gücü onun niyetinin saflığındadır.” (Don Juen)

·        “… ortama getirdiği bilinen derecesinden yüzde yüz sorumluluk almasını bilir. Niyetinin saflığı içinde kendini yüzde yüz ilgilendiği konuya verir. İlgilenmiyorsa, ‘mış gibi’ ilgilenmez, dürüsttür.

·        ‘evet’ini ve ‘hayır’ını keşfetmiş biridir. Bu evet ve hayır dergisi içine kişinin yakınları, dostları, ailesi, çevresi girer. Yani o, ortama getirdiği bilinçte bütün dinamikler üzerinde düşünüp karar vermiştir.

·        Hayır demesini bilmeyen kişi güçsüz kişidir.

4.GELECEĞİ YARATMAK

·        Gerçeğe saygı kişisel bütünlüğün kendisidir.

·        Kişisel bütünlüğün olabilmesi için savaşçının kendi içindeki ve çevresindeki gerçeklere karşı saygı duyması ve onları tanıması gerekir.

1.      Karar vermeden önce düşünür, inceler, gözden geçirir, acele etmez, her şeyi hesaba katar ve ortama getirdiği bilinçten tümüyle sorumluluk alır.

2.      Kararını verirken özgür iradesi içinde verir, yani onun kararı bir seçimdir.

3.      Verdiği kararlardan pişmanlık duymaz

4.      Sabırla bekler; beklediğini bilir, ve ne için beklediğini bilir

5.      6. ‘Ölümünün bilincinde’ ama aynı zamanda bunu ‘umursamaz bir tavır’ içerisindedir.

7.  Stratejik bir tavır içinde yaşar

8.      Hiçbir şeyin müptelası olmaz

9.      Her şeye saygı ile yaklaşır

10. Vuruş menzili içinde kalır (taşıyamayacağı yükün altına girmez)

11. Seçimini yaparken, gönlünün sesini dinler

12. İç konuşmasını istediği zaman durdurabilir

13. İçinde bulunduğu duygusal durumu kendisi belirler

14. Alçak gönüllüdür

15. Her şeyi üstesinden gelmesi gereken bir öğrenme fırsatı olarak görür

16. Sağlığına özen gösterir

17. Yaşamına katkıda bulunan her şeye ve herkese teşekkür duygusu besler

 

Bu sitede ilginizi çekebilecek diğer kategoriler, bağlantılar

Videolar

Sinema Yazıları

Türkiye Sineması Yazıları

Blog Sahibinin (Kamil Akdoğan) Yazıları

Edebiyat Kültür Sanat Dergileri

Facebook Sayfası

Dergi, kitap, yazı, ürün gönderebilirsiniz

Youtube’tan takip edebilirsiniz.