Nerrantsula
Panait Istrati’nin kısa romanı Nerrantsula ya da Sokak Kızı, Tuna nehri kıyılarındaki İbrail’de başlar. Marko, mahallelerinde bulunan kimsesiz bir kıza aşık olur. Kimilerinin “saka kzı” diye çağırdığı bu kimsesiz kız da Marko yaşlarında bir çocuktur. Dilinde sürekli Nerrantsula isimli bir şarkı olduğundan Marko onu bu isimle tanıyacaktır.
Bir gün Marko saka kızın köpeğini ölümden kurtarır. O günden sonra saka kız Marko’yu sevmeye başlayacaktır ancak ne var ki kızın kalbinde bir erkek daha vardır. Epaminonta… Mahalledki çocuklar içinde liderlik yeteneğiyle sivrilen sıkı bir çocuktur Epaminonta. Nerrantsula’nın aralarında nihai bir karar kılamadığı iki aşığını birbirleriyle tanıştırmasının ardından trajik olaylar birbirini izler. Bu olayların her biri üçüne de daha fazla mutsuzluktan başka bir şey getirmeyecektir.
Genç kızın bir hendeğe düşüp yaşamsal tehlike geçirmesiyle beraber önlerinde yeni bir yaşam başlar. Zira Nerrantsula, hastanede kaldığı süre boyunca tanıdığı ve o da aslında kendisine aşık olan bir genci kurtarmak için bedenin satmaya başlayacaktır. Uzun süre kendisini arayan iki aşık ise son bakmadıkları yer olan “fahişeler sokağında” sevgililerini bulduklarında son derece perişan olurlar. Bu buluşmada yaptıkları bir konuşma sonrasında Marko geçmiş günlerdeki bir falın işaret ettiği sevgilinin Epaminonta olduğunu kabul eder ve aradan çekilir. Epaminonta ise Nerrantsula’yı bıçaklar.. Sokak kızı ölmeyecektir. Sakat arkadaşını Marko’ya emanet eder ve iyileştikten sonra Epaminonta ile İstanbul’a giderler.
Onların İstanbul’da olduğundan habersiz Marko, Nerrantsula’nın tam da istediği gibi sakat arkadaşıyla ilgilenir ama o da ölünce, son derece mutsuz bir biçimde ortada kalır. Geriye döndüğünde de iki arkadaşının İstanbul’a gittiğini öğrenir. Hiç düşünmeden İstanbul’a gider ve büyük bir tesadüf eseri onları bulur. Ancak bu kez de Epaminonta temelli delirmiş, Nerrantsula ise bedenini satmaya devam eder bulur. Epaminonta’nın bundan haberi olmadığı gibi, kızı sürekli koruduğunu sanmaktadır. Marko geri dönmeden önce son bir kez buluşurlar ve üçü birden Boğaz’da sandal gezisine çıkarlar. Bu sırada genç kız ayağa kalkarak Marko’ya yaklaştığında, bunu onu öpecek diye yorumlayan Epaminonta’nın hareketi, belinden tuttuğu kızla birlikte sulara atlamaktır.
Not: Bu yazı 18 Nisan 2004’te yazılmış, siteye konulmadan önce küçük düzeltmeler yapılmıştır.
Bu sitede ilginizi çekebilecek diğer kategoriler, bağlantılar
Blog Sahibinin (Kamil Akdoğan) Yazıları
Edebiyat Kültür Sanat Dergileri
Dergi, kitap, yazı, ürün gönderebilirsiniz