Saklambaç Oynayalım mı?
Yazar: Sinan Ceylan
Çocukluk arkadaşları kardeş kadar gönülden sevilir çoğu kez. Ne kadar da çok güvenilir onlara… Peki ya “ikinci bir şans yoktur” deyip sırtımızdan vururlarsa, kinin en büyüğüne layık olmazlar mı? İyi kalpli ve dürüst bir adam düşünün, herkesi kendisi gibi görsün. Sokakta birlikte büyüdüğü canciğer ar-kadaşlarından, iş ortaklarından hayatının en ölümcül darbesi-ni yesin. O güzel ve güler yüzlü insan acımasız bir canavara dönüşmez mi bir anda; gözlerinden nefret dökülen, herkesin korktuğu anlaşılmaz bir zalim gelmez mi onun yerine? İkinci Bir Şans Yoktur’da okur; vefa, bağlılık, iyi niyet duy-gularını sorgulayacak. Güneş, yağmur, ateş, aşk, nefret, onur, sadakat… Hepsi bir bir geçecek gözlerinin önünden, hem ka-ramsar hem de umutlu bir merasim ile. Genç bir adamın vü-cudunda kırılan kemiklerin sesini duyacak. Kırılan her kemik aynı zamanda insanlara güvenin çatırtısını da hissettirecek. Doğruluk hissi olmayan, merhametsiz bir insan yere döktüğü çayın bardağa geri dönmemesi gibi hiç kimseye ikinci bir şansın verilmeyeceğini söyler. Üstelik bu acımasız sözler dost sanılan birine aittir. Belki doğruydu duygudan uzak bir şekilde haykırdığı bu acı gerçek, kim bilir belki de yanlış…
(Arka Kapak Yazısı, Fatma Türkdoğan)