Albert Camus’nün Yabancı isimli romanı yazarın başyapıtı diye nitelendirilir.
Bir insanın son derece gereksiz bir nedenle bir cinayet işlemesi ve
ardından idamına dek giden süreçte adeta dışarıdan bir izleyici gibi
olan biteni seyretmesini anlatır.
20. Yüzyılın en önemli eserlerinden biri sayılan bu kitap hakkında
sayısız şey söylendi, söyleniyor. Ama kitaba değerini ya da
değersizliğini veren bir şey hakkında çok fazla şey söylenmiyor.
Kitabın kahramanı ya da anti-kahramanı Meursault bir cinayet işlemiştir.
Öldürdüğü kişi bir Arap’tır. Vedat Günyol’un çevirisinde “fellah”tır.
Ne adı vardır, ne ailesi ne de başka bir şey. Son derece önemsiz bir
varlıktır.
Kuşkusuz Camus’nün hayatında onu böyle yazmaya iten nedenler açık bir biçimde görülecektir.
İspanya iç savaşı sırasında duyduğu kaygı nedeniyle Fransız Komünist
Partisi’ne üye olan Camus, bir süre sonra bu partiden atılmıştır. Adı
daha sonra Jean Paul Sartre ile varoluşçuluk akımı içerisinde geçen
Camus, Başkaldıran İnsan isimli kitabıyla bu akımla olan ilişkisi
üzerine söylenen sözlere de bir nokta koymuş, yolunu tamamen ayırmıştır.
1954’te başlayan Cezayir bağımsızlık hareketine karşı tutumu ise
herhangi bir sağ Fransız aydınının tutumundan farklı değildir. Bu
harekete karşı çıkmış yani bir başka deyişle Cezayir’in Fransa sömürgesi
olarak kalmasını istemiştir.
Yüzyılın en haklı savaşlarından birinde en gerici tavrı takınan
Camus’nün eseri edebi ya da felsefi ya da bilmem ne yönünden başyapıt
olsa dahi, bir halka karşı gösterdiği açık aşağılama unutulur gibi
değildir. Yabancı,değerlendirilecekse en önce bu nokta kriter olarak
alınmalıdır.