Deneme: Dünya
DÜNYA
Belirsiz.
Belirsiz bir insan varmış gökyüzünde. Gökyüzünün en derinlerinde. Derinlerin de derinlerinde.
Tek başına yaşarmış Belirsiz.
Kimseye ihtiyaç duymazmış.
Her işini kendi halledermiş.
Bir evi varmış, içi de buluttanmış. Her gün dışarı çıkar, buluttan buluta koşar, eğlenir ve gün bittiğinde ona dönermiş.
Âmâ öyle ya, bulutlar hareket ettiğinden her gün başka bir evde bulurmuş kendini.
Sürekli ev değiştirmekten bıkmış bizimki. Her zaman bulutların en altında bir yaşam olduğuna inanırmış. Bunu arkadaşlarına anlattığında hepsi gülmüş Belirsiz’e. “Sen belirsizsin, senin dediğine nasıl inanalım?” demişler. Bir gün Belirsiz aşağıya-bulutların altına- inmeye karar vermiş. Âmâ çok heyecanlıymış. Sanki kalbinin üstüne kanatlar takmışlar da, içinden kurtulmak için çırpınıyormuş. Arkadaşlarına orada bir yaşam olduğunu kanıtlayacakmış. Kararını vermiş ve inmiş bulutlardan. Gördükleri karşısında hayretler içinde kalmış ve yazmaya başlamış.
Dünya…
İnsanların hep bir dertleri var. Mutlu olan insan sayısı o kadar az ki… Çabalamıyorlar onlar. İstemiyorlar belki de yaşamayı ve kurtulmak istiyorlar buradan.
Oysa mutluluk insanın içinde! En en içinde.
En derinlerinde. Kalbinde…
Görmüyorlar mutluluğu. Çabalamıyorlar. Oysa ölümsüz değiliz hiçbirimiz. Yaşayacağımız sadece üç günlük Dünya. Mutluluk hayalleri nereye kadar?
Onları gerçekleştirsinler, hayal kurmasınlar istiyorum. Hayallerinin gerçekleşmesi için o kadar çok hayal kuruyorlar ki, hayalleri gerçeklerinden fazla. Hayalleri için yaşarlarken gerçeklerinde öldüklerini hiç fark etmiyorlar.
A’tanıyorum artık.
N’alanlı, kasvetli gezegen o.
Dünya.
Dün ya…
Nilüfer Bülbül