BAHADIR KAAN ÖZÜTAM – ARKA BAHÇE
Soru: Kendinizden kısaca söz eder misiniz?
Bilgisayar Mühendisiyim. Galatasaray Lisesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesinde okudum. Edebiyatla ilgim kendi çapımda, amatör olarak devam etti şimdiye kadar. Okumayı ve yazmayı çok seviyorum ve sürekli kendi kendime yazıyorum. Arka Bahçe dışında bitirmediğim bir çok çalışmam var. Arka Bahçe diğerlerine göre daha çok içime sindiği için onu bitirdim ve yayınladım. Bundan sonar da yazı hayatıma yeni kitaplarla devam edeceğim.
Soru: Romanınızın konusu hakkında bilgi verir misiniz?
Evlerinin ortak arka bahçesinde dış dünyadan kopuk, dolayısıyla masumiyetini korumuş bir arkadaşlık kuran, birlikte büyüyen, hayatla birlikte tanışan Yağmur ve Murat’ın yaşadıklarını anlatıyor Arka Bahçe. Kitabın ilk bölümlerinde onların arkadaşlıklarını görüyoruz. Ama artık pek rastlamadığımız, aslında istesek de rastlayamadığımız türden bir arkadaşlık. Mecburiyet yok, kısıtlamalar yok, art niyetler, hesaplar yok, değiştirme çabası yok, yalnızca iki insan kendileri olarak, tamamen kendilerini yaşadıkları şekilde varlar bu arkadaşlıkta. Dolayısıyla hayatın her şeyini birbirleri üzerinden görmek istiyorlar. Artık kimse böyle arkadaşlıklar kurmuyor, kurmaya çalışmıyor. Aslında böyle bir şeyin varlığından bile pek haberdar değil çoğumuz. Ama görüyoruz ki hala mümkün. Ayrıldıklarında böyle bir arkadaşlığın yokluğunun yaptığı etki gözlerimiz önüne seriliyor. Daha sonra yaşadıkları ise bize hayalimizde kurduğumuz, yaşattığımız şeylerle gerçeğin karşılaştırmasını görme imkanı sunuyor. Herşeyi tanımlama isteğimize karşın aşkın böyle bir şey olmadığını, aslında hayatın böyle bir şey olmadığını görüyoruz.
Soru: Beğendiğiniz, önemsediğiniz bir sanat akımı var mı?
Türk yazarlarını daha çok takip etmeye çalışıyorum. Yeni yazarların romanlarını mümkün olduğunca tanımak, keşfetmek hoşuma gidiyor.
Soru: Ülkemizden ve dünyadan beğendiğiniz ya da örnek aldığınız yazarlar var mı? Nedenleriyle açıklayabilir misiniz?
En beğendiğim roman yazarı Zülfü Livaneli. Romanlarında hem tarihsel ve sosyal kimsenin dikkatini çekmeyen gerçekleri gün ışığıına çıkarıyor, hem de hikayeyi çok güzel sunuyor. Yabancı yazarlardan Amin Maalouf’u çok seviyorum. Sebepleri global perspektif’te Zülfü Livaneli ile aynı diyebilirim.
Soru: Varsa diğer kitaplarınızdan, projelerinizden söz eder misiniz?
Yazmak sürekli bir eylem benim için. Planlamadan yazmaya başlıyorum, ve dediğim gibi başlanmış bir çok çalışmam var elimde. Hangisinin sona doğru ilerleyeceğini yazdıklarım kendileri belirliyorlar daha çok. Arka Bahçe yayınlanan ilk romanım ama yazmaya başladığım üçüncü roman aslında. Başlaması ile bitmesi arasında üç yıl var, ama harcanan süre bu kadar değil tabii ki. Bir romanı yazmak ve bitirmeyi başarmak bir fikrin arkasından uzun bir yol boyunca yılmadan gitmeyi gerektiriyor ve aslında büyük bir mücadele.Yorulmalar, vazgeçmeler, umutsuzluklar, fikirden uzaklaşmalar, başka şeylere odaklanmalar, vazgeçememeler ve geri dönüşler içeriyor. Son sayfalarda bile umutsuzluğa kapılıp vazgeçebilirsiniz. Ancak yeterince güçlü olan fikirler kendini ispat ediyor ve sonuna kadar direniyor. Ve bittiği zaman vazgeçilmesi mümkün olmayan bir şey ortaya çıkıyor. Kendim bile defalarca geri dönüp farklı yerlerini farklı yorumluyorum.