Başkent için 5 öneri
Yeraltı Demiryolu Ağı
Metro (M), Underground (U), Subway (S)
Kent yaşamına ve çağdaş bir toplutaşım aracı olarak günlük yaşamda büyük yeri olan yeraltı demiryolu ağı konusuna kısa bir bakış.
1. Yeraltı Demiryolu Ağı/ …ray
Metro yerine yeraltı demiryolu ağı terimi kullanılmasını dilimizin zenginliğini korumak bakımından öneriyor ve metro girişlerindeki kırmızı renkle yazılan “M” yerine doğayı çağrıştırdığı için yeşil renkli “Y” koymanın uygun olacağını düşünüyorum. Nasıl “Marmaray, Ankaray, Konray” terimleri üretilebildiyse, ülke genelinde yeraltı demiryolu ağı” terimi de pekala önerilebilir ve genel kabul gördüğü taktirde yaygın olarak kullanılabilir. “____ray” terimi de düşünülebilir. Bu önerimi Ankara anakent başkanı Mansur Yavaş’a da iletmekte yarar görüyorum. Başka çok değerli öneriler de geleceğini düşünüyorum. Bütün öneriler toplanmalı en uygun görülen benimsenerek günlük yaşamda kullanılmaya başlanmalıdır. Dil Kurumu bu tür öneriler için kurulmuştur. Kurumu eleştirmek için ileri sürülen birkaç örnek dışında, önerdiği yüzlerce terimi günlük olarak kullanıyoruz. Dilimizin zenginliği yeni sözcük türetmeye uygundur. Örnek pek çok: yaşam, olasılık, tam-zamanlı, yarı-zamanlı, dizge, dizgesel, yüzeğen, öznel, nesnel, v.d.
Fransa’da “Metro” terimi kullanılmaktadır. Kanımca kendi dil özelliklerinden kaynaklanan bir ad olarak bu seçilmiştir, doğru da yapmışlardır. Aynı işlevi gören yeraltı demiryolu ağı için İngiltere’de “Underground” anlamına kısaltma ”U” kullanılmaktadır. “Underground” yeraltı anlamına gelir. Aynı ağ ABD’de “alt yol” anlamına gelen “Subway – alt yol” terimi kullanılmaktadır. Biliniyor ki her iki ülkede İngilizce ana dil olarak konuşulur, yazılır. ABD dil kurumu ne “metro” ne de “underground” terimini benimsemiş, topluma kendi değerleriyle bağdaşan başka bir terim sunmuştur ve genel kabul görmüştür. Günlük yaşamda “subway” (alt yol) kısaca “S” kullanılıyor.
2. Yeraltı Demiryolu Ağı içinde tuvalet/hela:
Sık kullandığım bir toplu taşım aracı olarak bu yeraltı demiryolu ağının belli istasyonlarında niçin tuvalet/hela inşa edilmemiştir? Merkez istasyonlarda tuvalet inşa edilmiştir, ancak aynı duyarlılık her istasyonda olmasa bile birkaç başka istasyonda da düşünülmeliydi. Ayrıca bu tuvaletlerin bitişiğinde bebeklerin altının temizleneceği temizlik bakımından arınık bir alan da bulundurulamaz mı? Bebekleriyle yolculuk yapan bir anne için büyük kolaylık olacaktır.
3. Ankara’nın simgesi: Hitit Heykelleri
Ankara’nın Hitit heykelleri simgesi yerine Gökçek’in, mahkeme kararını dinlemeyerek, hukuksuz bir biçimde, kullanmayı sürdürdüğü yeni simge neden kullanılmaya devam edilir? Mansur Yavaş bu hukuksuzluğu bilmiyor olamaz, kendisi de bir hukukçu. Bu inatlaşmayı yakından izlemiştir. Neden düzeltmeyi düşünmez? Düzeltmesini beklemek bir yurttaş olarak hakkımız değil mi?
4. Tabela/Reklam Levhaları
Kentin tüm toplu kullanım alanlarında, özellikle cadde ve sokaklarda, birçok bina ve iş hanı girişinde gereksiz bir şekilde İngilizce, Fransızca, Rusça, Arapça ve başka dillerde levhalar göze batarcasına çoğaldı. Bu bir sömürge uygulamasıdır ve bu sömürge uygulamasından uzak durulmalıdır. Dil Kurumu bu levhalar üzerinde çalışmalı, özel kuruluşların adları büyük puntolarla Türkçe yazılmalı ve gerekiyorsa -ki gerekli olduğunu düşünmüyorum- altına daha küçük puntoyla bir şerit olarak, konu başlığında örneklediğim gibi, yukarıda gerekli görülen diller yazılabilir. Öncelik Türkçe olmalıdır. Başkent böyle bir uygulamaya geçerse tüm il ve ilçelere örnek olur ve dilimizdeki yabancı sözcük kirliliği azalır.
5. Dereler, Çaylar
İçinden nehir geçen kentler tüm dünyada çok ilgi çeken kentlerdir. Londra, Budapeşte, Paris ve yüzlerce başka kenti sayabiliriz. Nehirler kente serinlik verir, kent insanlarının kıyılarında dolaşması rahatlama getirir; akan suya bakarak demli çayını, kahvesini yudumlayan sakinleri mutlu kılar.
Dikmen deresinin üstü kapatılmış, Bahçelievler ile anıt-Kabir arasında Akdeniz caddesi oluşturulmuş. Oysa dere yatağı genişletilip yenilenerek içinde kayıkların gidip geldiği, etrafında çayevleri, kahveevleri ve çeşitli dinlence alanlarının olduğu birkaç kilometrelik alan hem Ankara’ya serinlik verecek hem de Ankara’lılara nefes alacak bir yer olurdu. İncesu Deresi de aynı akıbete uğramış. İncesu’dan gelip, Kolej’den geçerek şimdiki Abdi İpekçi Parkı’nı dolaşıp, Radyoevi ile Adalet Sarayı arasından uzanıp, Gençlik Parkı’nı ortalayarak geçip kentin Batı Yakası’nı dolaşırdı. Sıhhiye-Gençlik Parkı arasında kalan bölümde etrafı yeşil demir parmaklıklarla çevrili, üzerinde küçük köprüleri olan bir çay olarak kentin merkezinde akardı. Ortaokul öğrenciliğim sırsında üstünde oynayarak geçtiğim köprüleri hȃlȃ anımsarım. Çok keyif alırdım babamla dere kenarında oynayarak Sıhhiye’den Gençlik Parkı’na yürümekten. Çubuk Çayı da aynı olumsuz yazgıyı yaşadı.
Bu dere ve çayların üstü açılarak Ankara’ya çok önemli bir kazanım sağlanabilir. Eskişehir örneği önümüzde, istenirse oluyor.
Başkent sakinleri olarak birçok şeye göstermemiz gereken özeni dilimize ve kentimize de göstermek gelecek kuşaklara daha duru, anlaşılır bir dil ve daha düzenli bir Ankara bırakacaktır.
İyi pazarlar.
Sami Aydoğan, emekli öğretmen
16 Temmuz 2022