BİR FİLM: CHE (PART TWO)
Önce bir Latin Amerika haritası beliriyor ekranda. Latin Amerika’nın Kesik Damarları’nı tek tek gösteriyor ve ille de Bolivya’yı… Komandantenin vurulup öldüğü toprakları.
Ardından Kübalı bir yoldaşını Komandantenin Fidel’e ve Küba halkına yazdığı veda mektubunu okurken görüyorsunuz. Devrime ihtiyaç duyan yerler olduğunun ve kendisinin de bir şeyler yapması gerektiğinin altını çiziyor Che. Bunu söylerken Fidel’e verdiği önemi ısrarla vurguluyor, Fidel’in gitmesinin mümkün olmadığını, Küba’nın ona ihtiyacı olduğunu, oysa kendisinin gidebileceğini anlatıyor.
Ve gidiyor.
Küba devriminin önderlerinden Ernesto Che Guevara, Küba’daki üst düzey görevlerini, istese krallar gibi yaşayacağı bir düzeni bırakarak, ucunda ölüm olan bir yolculuğa çıkıyor. Çok bilinen kılığını değiştiriyor, makyaj yapıyor, sahte bir kimlikle Bolivya’ya iniyor. Ardından dağlara koşuyor. Yeni Sierra Maestra’lar yaratmak için orada kendisini bekleyen bir avuç insanla buluşuyor.
Elbette bir sürü sorun da bekliyor onu. Her şeyden önce temel bir eğitim için en az altı ay kadar bir zamana ihtiyaçları var. Komuta ettiği grup içinde Kübalılar da bulunmakta ve Bolivyalı olmayan unsurların (buna kendisi dahil) varlığı hem birliğe yeni katılımlar için hem de onu ve birliği imha etmek isteyen ordu güçleri için önemli bir veri oluyor. Katılım çok düşük kalıyor ve gezdikleri köylerde yiyecek bulmak bile mümkün olmuyor kimi zaman. Müthiş bir propaganda sonucu Che ve birliği tanrıtanımaz, çalıp çırpan, kadınlaar tecavüz eden komünist bir çete olarak lanse ediliyor. Film boyunca karşılaştıkları zorlukları görebiliyorsunuz.
Che’nin umut bağladığı köylüler ve madenciler de sahip çımıyor onlara. Gün geçtikçe etraflarındaki çember daralıyor, sürekli kan kaybederek çekiliyorlar.
O güne dek birçok kez ihbar edilmişlerdi, yine bir ihbar sonucu kıpırdayamaz hale geliyorlar.
Kısa bir süre içerisinde bir avuç gerillanın etrafı yüzlerce Bolivyalı asker tarafından sarılıyor. Bolivya ordusu CIA tarafından destekleniyor ve bu operasyonda da CIA ajanları var.
Yoğun ateş altında direnmeleri yetmiyor. Che tüfeğinde kalan son kurşunları harcadıktan sonra tabancasına sarılıyor ve muhtemelen hiç cephanesi kalmayınca yakalanıyor.
Bir süre bir kulübede tutuluyor. Sonra hakkında çok önceden kararı infaz etmek için bir asker odaya giriyor. Tüfeğini Che’ye doğrultuyor. Asker bu iş için gönüllü olmuştur ve Komandante’yi ölümsüzlüğe taşıyan kurşunları peş peşe tereddütsüz sıkıyor.