Shine (1996)
Film, dünya üzerindeki sayılı piyanistlerden biri olan David Helfgott’un biyogragfisi niteliğinde harika bir film.
Sıfır noktasına gelmiş dayanmış bir adamın aşkın gücü ile yeniden doğuşunu anlatıyor.
Piyanistler için çalınması en zor eserlerden biri olarak kabul edilen Rahmanov’un 3. Piyano Konçertosunun 12 yılını akıl hastanesinde geçiren David Helfgott tarafından çalınmasının öyküsü de diyebiliriz film için.
Küçük yaşlardan itibaren piyano ile iç içe büyüyen David Helfgott’un hayattaki en büyük engeli babası olur. Babası tüm iyi niyetine rağmen dünyayı David’e dar edecek kadar anlayışsız biridir. Shine filminde David’in henüz küçücük yaşlarında baş ağrısı haline gelen biricik sorununu enine boyuna hissederiz. Çocuk en büyük başarılara bir adım mesafedeyken babası tarafından sürekli engellenir. David’in canına tak ettiği noktada onu dinlememesi ise artık çok geç kalınmış bir adımdır. Özgürlüğüne kavuştuğu sırada bile babasının tehditleri ve yıllar boyu aşıladığı çarpık düşünceler bir an olsun peşini bırakmaz. Sonuç; on iki yıl akıl hastanesinde yaşanacak bir süreçtir.
David akıl hastanesinden çıktıktan sonra bile normalleşemez. Ancak ne zamanki karşısına bir aşk çıkar, o zaman David o güne dek hayal ettiği başarıların peşinde koşmaya başlar ve başarır. Bu hayallerin en önde geleni ise Rahmanov’un 3. Piyano konçertosunu çalmaktır.