THE BOY IN THE STRIPED PYJAMAS / ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK
Sekiz yaşındaki Bruno Berlin’de mutlu bir çocukluk geçirirken babasının yeni görevi nedeniyle bütün
dünyasının değişeceği bir yere taşınacaktır. Babası Nazi ordusunda güvenilen bir komutandır ve bu güvenin sonucu terfi alarak yeni bir göreve getirilmiştir.
İstemeyerek yeni evine taşınan Bruno’nun odasına yerleştikten sonra pencereden ilk gördüğü şeylerden birisi “çizgili pijamalı çiftçiler”dir. “Çizgili pijamalı çiftçiler” toplama kamplarına yerleştirilmiş, saçları sıfıra vurulmuş, Yahudilerden başkası değildir. Babası ise bu toplama kampının komutanıdır ancak annesi dahil hiç kimse babanın bu yeni görevinden haberdar değildir.
Bruno’nun günleri sıkıntıyla geçer, hiçbir arkadaş yoktur oyun oynayacak. Çevresinde ailesinden başka yegâne gördüğü kişiler asık suratlı askerler, subaylar ve evlerine hizmet için gelen “çizgili pijamalı” bir “çiftçi”dir. Zaman geçtikçe ortalıkta tuhaf bir şeylerin olduğunu sezinlemeye başlar, “çizgili pijamalı”lara çok kötü davranılmakta ve Bruno’nun çocuk yüreği buna bir anlam verememektir. Annesi ise olan bitenin ayırdına daha çabuk varmış, korkunç bacalardan yayılan kesif kokunun fırınlara gönderilen zavallı Yahudiler olduğunu anlamıştır. Annesi o günden sonra babasına tavır alacak, bu insanlık suçuna ortak olmamak için orayı terk edeceğini haykıracaktır.
Bu arada bir türlü gitmesine izin verilmediği arka bahçeyi keşfi ise Bruno’ya yeni bir arkadaş kazandıracaktır. Bahçenin bittiği yerde başlayan çitlerin hemen öbür ucunda “çizgili pijamalı”, kendi yaşıtı Smuel’dir bu arkadaşın adı. Onunla düzenli görüşmeye başlar, her gün aynı saatlerde ziyaretine gider ve her seferinde duyduğu bir zil sesi ile yeni arkadaşının korkmuş bir ivedenlikle gidişine şaşırır. Annesinin evi terk etme kararının uygulama günü geldiğinde son kez buluşurlar Smuel’le. Kötü haberi verir arkadaşına. Arkadaşının da kötü bir haberi vardır. O da babasını kaybetmiştir ve bir türlü bulamamaktadır.
Bruno gitmden önce Smuel’e babasını bulma arayışlarında yardım etmeyi önerir. Bunun için “çiftliğe” girmesi gerekmektedir. Ertesi gün, taşınmadan hemen önce, annesine salıncağa binme bahanesi uydurarak Smuel’i görmeye gider. Beraberinde bir kazma getirmiştir. Sığabileceği genişlikte bir geçit açarak “çiftliğe” girmeyi başarır. Smuel de ona “çizgili pijama” getirmiştir. “Onlardan bir sürü vardır” çünkü. Ardından babayı aramaya başlarlar. Yolları tıka basa “çiftçiler”in olduğu bir barakaya düştüğünde askerleri görürler. Barakadaki herkesi tekme tokat sıraya sokar Naziler.
Bruno ve Smuel el ele tutuşarak giderler milyonlarca Yahudi’nin başına geleni öğrenmeye. Neler olduğunu anlamadan ölürler.
Bu sitede ilginizi çekebilecek diğer kategoriler, bağlantılar
Blog Sahibinin (Kamil Akdoğan) Yazıları
Edebiyat Kültür Sanat Dergileri
Dergi, kitap, yazı, ürün gönderebilirsiniz