Wer wenn nicht wir (2011)

60’lı yılların başında genç bir üniversite öğrencisi olan Gudrun Enslin, Bernard Vesper isimli edebiyat düşkünü bir gence aşık olur. Vesper bir Nazi hayranı olan babasının yazılarını kitap haline çevirme işinde Gudrun’dan yardım istemektedir. Aslında Vesper’in de Nazizmle hiçbir ilgisi yoktur, hatta sosyalist düşüncelere yakın birisidir ama yine de bu tür istekleri Guudrun tarafından hoş karşılanmaz. Bu çelişki evlenmeleri önünde bir engel olmayacak ve iki genç evlenecek bir de çocuk dünyaya getireceklerdir.

Bu süreç tüm dünyada Amerikan emperyalizminin Vietnam’da yaptığı katliamların protesto edildiği yıllardır. Almanya’da sol görüşlü gençler giderek muhalefeti yükseltecekler, içlerinden bir grup ise Andreas Baader öncülüğünde silahlı mücadeleyi seçeceklerdir. İşte Gudrun, Andreas Baader ile tanıştıktan sonra Alman devleti tarafından Baader-Meinof çetesi, örgüt üyeleri tarafından Kızılordu Fraksiyonu ya da RAF denen örgütün coşkulu bir militanı haline gelecektir.

Stammheim denilen cezaevinde RAF’ın Andreas Baader, Ulriche Meinhof, Jan Carl Raspe gibi diğer üst düzey yöneticileriyle beraber yargılanan Gudrun’un yaşamı da diğerleri gibi orada son bulacaktır.

Film, böyle bir militanın biyografisi.