SUNAK DERGİSİ – SAYI 43 – HAZİRAN 2015
BU SAYIDA
CANKUT YILMAZ
FAHRETTİN KOYUNCU
JACQUES BASSE
A. KADİR PAKSOY
CENGİZ BEKTAŞ
EMİNE YILDIRIM KUŞOĞLU
ÜNSAL ÇANKAYA
CAN SİNANOĞLU
M. MAZHAR ALPHAN
TAHİR DURAN
ERDEM KAPLAN
DERİN ZORLU
ZİNNET KOZAN
BEYTULLAH KILIÇ
HARİKA UFUK
NECATİ İNCEOĞLU
MAKSUT KOTO
SEVAL ARSLAN
HAKKI AVAN
NİYAZİ METE GÜRGAN
SELDAGÜL ÖZTEPE
AHMET GÜNBAŞ
MUSTAFA ERGİN KILIÇ
ALİ TAŞ
HÜSEYİN ÇİFTÇİ
HASAN ILDIZ
EROL ÇİZMECİOĞLU
MEHMET PEKDÜZ
NEFİSE TUŞAYE KARATAŞ
KEMAL GÜRCAN
Bu güzel dergiden güzel bir şiir: Fahrettin Koyuncu yazmış, kalemine yüreğine sağlık…
ARADAN ÇEKİLİN HAZİRAN GELDİ
Aradan çekilin de artık, kuşların sesi gelsin
Bir hayat selfisi yapalım zamanın aynasında
Bak gözlerim belerdi, ellerim aklımdan uzak
Renkli çıkaralım bu resmi, sana bana, ona
Ali İsmail’e yok, onunki canlı, onunki kamerada
Kaç fırın ekmek yemesi lazım o fırıncının
Vatan dersinden ikmale kalmaması için
Kaç fırında yanması ruhunun ebedi ve ezeli
Eyvah, haziran gelirse parklara kuşlar dolar
Bir çığrıntı dillerimde tarihten, kandan ve new-Osmanlı’dan.
Süslü rüya selfisi yapalım bir de gel Sultan Süleyman’la.
Yanisi şu, aradan çekilin, kuşların sesi gelsin
Kıyıda beklesin donanma, toplarını Dolmabahçe’ye çevirip
Arada çekilin, bölmeyin hayatı eksiye, kaçmasın kuşlar
Yağmur gelmeden Soma’ya gidelim, elimizde derin kuyularla
Çimenler yeşerdi mezarlarda, çoktan eridi hayat
Tel tel döküldü üstümüze ölümün naraları
Kilitliyiz odalarda, gökyüzümüz toprak, gökyüzümüz kara
Kara geçmedi mi hala ağzı köpüklüler, aklı kesikler?
Çekilin ve susun, elinizde tabutlar, elinizde yepyeni kürekler
Yürekleriniz kömürünüzden kara, zifiri yürekleriniz
Yüzünüze sürün yürek karanızı, aranızdan çekildik
Sıklaştırın saflarınızı: Utandı sizden zaman, utandı sizden hayat.
Aşağıdaki şiiri de Derin Zorlu yazmış:
EYY ACI KONUŞ HADİ
Ölüm diyelim artık aşka
Bir damla gözyaşı ağrlığı
Düş utancası bir ağıttır inleyen
Bin bir yoksulluk pahasına
Sınırları bilemedin, bu sus senin;
Hiç’in hiç’e sevdası
Bu kendine sus benim
Bu sus hiçbir yerde
Bu sus her yerin
Hissediyor musun hala
Ama ne acınası
Göz göre göre
Oyuk ve biçimsiz yüreğin
Artık
Vücudunda değil yara
Gırtlağında evrenin
Ve o günahkar masumiyet
Karanlık göğünde sesin
Bu sus senin…