Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

Peki Ya Niçin Gitti Amerika’ya?

Ulusal takımın Avrupa’daki
başarısıyla beraber, belki de son günlerin en önemli haberlerinden birisi
Fethullah Gülen’in beraat etmesiydi.

 Vaazlarındaki ağlamalarıyla,
başta Türki cumhuriyetler olmak üzere kurduğu çok sayıda okulla, “ışık evleri”
denilen tarikat odaklarıyla ve elbette ki ABD’nin yakın tarihteki en stratejik
programlarından biri olan BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile birlikte akla gelen
Fethullah Gülen, artık ellerini kollarını sallaya sallaya ülkeye
gelebilecekmiş.

 Kimilerinin onun gelişinin
Humeyni’ye benzeyeceğine dair söylemleri ise Humeyni’yle aynı iddiaları
taşımadığını, kendisinin bir Türk olduğunu söyleyerek yanıtlamış tarikat
lideri.

 Bir Allah’ın kulu çıkıp da ,
“Peki ya senin iddian nedir?” diye sormamış. Belki de kimse gerek duymamış
kimbilir.

 Kendini laik bir dünya
anlayışının çevresinde gören üç-beş gafil dışında çok büyük bir çağdaş kesim,
tarikat liderinin amacını, ne istediğini çok iyi biliyor. Onun ne istemesine
kimlerin karar verdiği de “hicret” ettiği yerden belli olmuyor mu zaten?

 Bu da aslında tarikatçıların en
büyük açmazı. Bir tanesi bile bu konuda yapılan açıklamaları aklı başında bir
insana doğru düzgün anlatamıyor.

 “Peki ya niçin Amerika’ya
gitti?” sorusuna bir Fethullah’ın kulu çıkıp da doyurucu bir yanıt veremiyor.
Onları bu sorudan daha fazla rahatsız edecek bir başka soru ise henüz sorulmuş
değil.

 O halde ısrarla ve inatla bu
soruyu sormak gerekiyor. Müritleri içindeki gafilleri uyandıracak belki de
yegane soru bu çünkü…

 Peki ya niçin gitti Amerika’ya?
Neden Malezya’ya ya da Çin’e ya da Honduras’a … değil de Amerika’ya…?

 (30 Haziran 2008’de yazıldı)