alsancak tren istasyonu’ndan
akdeniz’e doğru
acele etmeksizin
yürümeli
kaldırım taşları,
cumbalı evler
bulutlar, martılar derken
vakit ikindiyi bulmalı
sonra yeni bir ay
incecik yüzüyle
ve solgun parmaklarıyla
göğün tunçtan eteklerini
çekiştirirken
utangaç, saklı yıldızları
bir bir çekip çıkarmalı yerlerinden
başka iklimlerde üşüyen
peri kızları
günlerin dördüncüsü
mevsimlerden hazan olmalı örneğin
yine de
gülümsemeli güneş
ılık hem de nazenin
bir şiir gibi
veyahut unutulmuş şarkılara denk
insan severse
insan oluyormuş meğer
unutunca, acıkınca
efkarlanıp ağlayınca
bir söze içerleyip susarsa
ve saatler dakikalara her bölündüğünde
ortalık masmavi kana bulanıyormuş
aslında…
Hatice Eğilmez Kaya- Gürültüsüz Gece Kelebekleri’nden