eyyamı bahar için
bulutsa eğer
şu gökyüzündeki gerçekten
yanıltmıyorsa beni gözlerimde titreyen aksi
ben de bir kadın olmalıyım
belki de kabristan yakınlarında
şoseye fırlayan belirsiz bir görüntü
varlığı yokluğu tartışılır
kuytu kalmalı mesela saksıda
kimliği masal ülkelerinin kütüğünde kayıtlı bir ortanca
alına al pembesine pembe desek de biz
o bilmeli kendi sıfatını yalnızca
ay tutulduğu gecelerde susarmış en çok
yaşamak alabildiğine muammaymış
menekşe ıtır ve karanfil gizli saklı sunduğunda
henüz haddeden geçirilmemiş kokusunu rüzgara
senden de tılsımlı bir söz karışmalı ölmüş ozanların
unutulmuş kırılgan ve tutsak düşmüş fısıltılarına
sevinir hem de üzülürüz geçen eyyamı bahar için
her bükülmede bir kez daha yeşerir sevinçlerimiz
tutunur azı dişleriyle binlerce güvercin köksüz ağaç dallarına
varlığımız evreni iki eşit parçaya böldüğünden
gelişinle birdenbire kapanmalı artık
kapkara perdeler kapkara sahnelerin üstüne
“oyun bitti” demeli eşya hep bir ağızdan
dört kapısı vardı bu köşkün saydım kırk penceresi
pervazlarından süzülürdü zemine yakarışlar
ürkek adımlar dolaşırdı odalarında kederli
bilmen gerek koşulsuz kavgasız en çok kimi sevdiğimi