Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

hüsn, aşk ve rint

hüsn, aşk ve rint

 

hüsn çiçekleri severdi

belki de

nazdar ve narin

adımlarla

gül bahçesine

uğrardı zaman zaman

 

gelişiyle hüsnün

çimende yapraklar

titrerlerdi yerlerinde

semadan bembeyaz

bir bulut geçerdi

vakit ikindi olurdu

aniden

 

aşk zaten

meyilliydi güzele

su gibi duru

seyyareler kadar serin

akardı

yumuşak toprağın

üzerinde

 

billurdan dokunuşlar

sahile vuran

istiridyeler

yorgun düşmüş

rakkaseler derken

gün batımını boyardı

semenderin

kırmızı tırnaklarından

süzülmüş bir kederle

 

ey hercai rüzgar

hiçliği ölümsüz kılan

uyudukça silkeleyen

derin uykulardan

sendin sen

sendin gerçekte

hem bilip hem de bilinen

 

kalp ülkesinde

ala şafaklara denk

kanatları

yangın yeri

hayal kuşları

 

ve yalnız kalırdı rint

tek başınalığını

paylaşamazdı üstelik

kün dağı’nın

zirvesini bekleyen

son aşkını yitirmiş

zerdüştçe…