Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

sanki güvercin

sanki güvercin

suda bir şato,

uyurdu.

ve akşam üzerleri,

bu şatonun kapısında,

uzun esmer parmaklı

bir ressamın

gölgesini

izlerdi peri kızları.

mavi işte o zaman masmaviydi.

gümüşten bulutlar,

haşmetli pencereler!

ta ki lacivert bir gece ansızın

gölün üzerine çökene dek…

 

gece,

baştan ayağa zümrüdi.

gece parlak, gece hançer.

kabzasında ejderhalar…

ejderhaların kanatlarında;

çivilenmiş bilekleriyle,

ay ışığını turuncuya boyayan bir hünkâr…

 

yıldızların bindiği

salıncak değil,

yelkovanı darmadağınık saat.

varlıkla yokluk kadar

birbirine yabancı…

 

usulca sokulurdu sanki bir güvercin,

sahibinden utanarak

sislerin yamacına.

 

şarkılar söylenirdi çok eskiden,

yağma edilmemiş korularda.

yaratılmışlık kokan  çocuklar,

henüz kaybedilmemişken!